İran’dan Trump’ın tehdit dolu mektubuna sert yanıt: “Müsamaha göstermeyeceğiz!”
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, ABD Başkanı Donald Trump’ın nükleer programla ilgili mektubunda yer alan tehdit tonunu eleştirdi. İran, tehditlere izin vermeyeceğini belirtirken, diplomatik adımlar için kapıyı açık tutuyor.
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, 28 Mart 2025 Cuma günü
yaptığı açıklamada, ABD Başkanı Donald Trump’ın İran Dini Lideri
Ayetullah Ali Hamaney’e gönderdiği mektubun tehdit içeren bir üslup
taşıdığını ve bu duruma müsamaha göstermeyeceklerini ifade etti.
Arakçi, buna rağmen diplomatik adımlar için bir pencereyi açık
tutma çabası içinde olduklarını belirtti. ABD ile İran arasındaki
nükleer gerilim, bu mektup kriziyle yeniden gündeme
taşındı.
Trump’ın Mektubu ve İran’ın Tepkisi
ABD Başkanı Donald Trump, 7 Mart 2025’te Fox Business Network’e
verdiği bir röportajda, İran Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney’e
bir mektup gönderdiğini açıklamıştı. Trump, mektupta İran’ın
nükleer programını sınırlamak amacıyla yeni bir anlaşma yapmayı
teklif ettiğini, ancak askeri bir seçeneğin de masada olduğunu
belirttiğini ifade etmişti. Trump, İran’la iki yol üzerinden
ilerleyebileceklerini, askeri yöntem veya diplomasi seçeneklerinden
birini tercih edeceklerini söylemiş ve müzakerelerin daha iyi bir
yol olduğunu vurgulamıştı.
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, mektubun içeriğine ilişkin
değerlendirmesinde şu ifadeleri kullandı: “ABD Başkanı’nın mektubu
alındı ve incelendi. Mektupta, her halükarda kabul edilemez olan
tehditlerden bahsedilmesi de dahil olmak üzere başka hususlar da
bulunuyor. Hiç kimsenin İran halkıyla tehditkar bir dille
konuşmasına izin vermeyeceğiz. Ve elbette diplomatik adımlar için
bir pencere açmak üzere çaba sarf edilmiştir.” Arakçi’nin
açıklaması, İran’ın tehditlere karşı sert bir duruş sergilerken,
diplomasiye açık bir yaklaşımı da koruduğunu gösteriyor.
İran’dan Resmi Yanıt Umman Üzerinden
Gönderildi
İran, Trump’ın mektubuna resmi bir yanıt verdiğini daha önce
duyurmuştu. İran resmi haber ajansı İRNA’ya konuşan Arakçi, bu
yanıtın 27 Mart 2025’te Umman üzerinden ABD’ye iletildiğini
açıkladı. Arakçi, Tahran’ın yanıtında mektuba ilişkin görüşlerini
detaylı bir şekilde sunduğunu ve mevcut duruma dair pozisyonunu
netleştirdiğini belirtti. İran, maksimum baskı ve askeri tehditler
altında doğrudan müzakereye oturmayacağını vurgularken, dolaylı
müzakerelerin devam edebileceğini ifade etti. Arakçi, geçmişte eski
Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve merhum Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi
dönemlerinde yürütülen dolaylı görüşmelere atıfta bulundu.
Nükleer Anlaşmanın Tarihsel Bağlamı
İran ve ABD arasındaki nükleer gerilim, uzun bir geçmişe sahip.
2015 yılında İngiltere, Çin, Fransa, Almanya, Rusya, ABD ve İran
arasında Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) imzalanmış, bu anlaşma
İran’ın nükleer faaliyetlerini kısıtlaması karşılığında
yaptırımların kaldırılmasını öngörmüştü. Ancak Trump’ın ilk
başkanlık döneminde, Mayıs 2018’de ABD, bu anlaşmadan tek taraflı
olarak çekilmiş ve İran’a yönelik yaptırımları yeniden uygulamaya
koymuştu. Buna karşılık İran, anlaşma kapsamındaki taahhütlerini
aşamalı olarak azalttığını duyurmuş, nükleer araştırma ve uranyum
zenginleştirme seviyeleri üzerindeki kısıtlamalardan vazgeçtiğini
açıklamıştı. İran, nükleer programının barışçıl amaçlara yönelik
olduğunu savunurken, Batılı ülkeler Tahran’ı nükleer silah
geliştirmeye çalışmakla suçluyor.
ABD’nin Maksimum Baskı Politikası Devam
Ediyor
Trump’ın ikinci döneminde de ABD’nin İran’a yönelik “maksimum
baskı” politikası sürüyor. ABD, İran ekonomisini hedef alan
yaptırımları sıkılaştırırken, özellikle İran petrol sektörüne
yönelik adımlar atıyor. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike
Waltz, 26 Mart 2025’te CBS News’e verdiği bir röportajda, ABD’nin
İran’ın nükleer programını tamamen ortadan kaldırmayı hedeflediğini
ve “İran’ın nükleer silah arzusundan tamamen vazgeçme zamanı geldi”
dediğini belirtmişti. Bu açıklamalar, Trump’ın mektubundaki tehdit
tonunun İran tarafından neden sert bir şekilde eleştirildiğini
açıklıyor.
Diplomasiye Açık Kapı ve Bölgesel
Dinamikler
İran’ın tehditlere karşı sert duruşu, Tahran’ın ulusal onur ve
bağımsızlığına verdiği önemi yansıtırken, Arakçi’nin “diplomatik
adımlar için bir pencere açma” ifadesi, İran’ın tamamen müzakere
yolunu kapatmadığını gösteriyor. İran, şu anda İngiltere, Fransa ve
Almanya ile nükleer programına ilişkin görüşmelerini sürdürüyor.
Ayrıca Çin ve Rusya ile de müzakereler devam ediyor. Öte yandan,
Rusya, İran ve ABD arasındaki gerilimi yatıştırmak için
arabuluculuk teklifinde bulundu. Kremlin, İran’ın nükleer
programıyla ilgili barışçıl bir çözüm bulmak için çaba
göstereceğini açıkladı. İran’ın ezeli rakibi ve ABD’nin müttefiki
İsrail’in ise Trump’ın bu diplomatik açılımına nasıl bir tepki
vereceği henüz bilinmiyor.
Küresel Yansımalar
İran-ABD arasındaki nükleer gerilim, yalnızca iki ülkeyi değil,
bölgesel ve küresel dengeleri de etkiliyor. Batılı yetkililer,
nükleer silaha sahip bir İran’ın İsrail ve Körfez’deki Arap petrol
üreticileri için bir tehdit oluşturabileceğinden endişe duyuyor.
İran’ın nükleer programı, uluslararası toplumun gündeminde önemli
bir yer tutmaya devam ederken, bu mektup krizi, diplomasi ve
yaptırımların gölgesinde yeni bir dönemin habercisi olabilir.