Putin ve Trump telefon görüşmesi yapacak
Putin ve Trump, Kırım'ın Rusya ile birleşmesinin yıldönümünde bir telefon görüşmesi gerçekleştirecek. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, görüşmeyi 'Ukrayna'da çözümün konuşulacağı ve ikili ilişkilerin tonunu belirleyecek bir görüşme' olarak nitelendirdi. Peki görüşmenin önemi ne ve bugüne kadar neler yaşandı?
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve ABD Başkanı Donald Trump, Trump'ın ABD'nin 47. başkanı olarak göreve başlamasının ardından liderler arasındaki ikinci temas olan ve Kırım'ın Rusya ile yeniden birleşmesinin on birinci yıldönümüne denk gelen Salı günü yeni bir telefon görüşmesi yapmayı planlıyor.
Liderlerin salı günü yeni bir telefon görüşmesi yapma planlarını
ilk duyuran Trump oldu. ABD Başkanı, Putin'le yapacağı
görüşmede toprak ve nükleer santrallerin kontrolü
konusunu gündeme getirmeyi planladığını söyledi. Kremlin ise
böyle bir görüşmenin hazırlandığını doğruladı.
'Ukrayna'da çözümün konuşulacağı ve ABD ikili ilişkilerin
tonunu belirleyecek bir görüşme'
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, görüşmenin gündemi hakkında
bilgi vermedi ancak bu görüşmenin hazırlıklarının esas olarak
Ukrayna'daki çözüm konusunda yapılacağını belirtti. Peskov ayrıca,
bu görüşmeyi Rusya ve ABD arasındaki ikili ilişkilerin yeniden
canlandırılmasına yönelik hareketin geri
kalanının rengini belirleyecek çok önemli bir adım olarak
nitelendirdi.
Putin ve Trump arasındaki ilk görüşmede neler
olmuştu?
Putin ve Trump bir önceki telefon görüşmesini 12 Şubat'ta gerçekleştirmişti. Bu görüşme neredeyse bir buçuk saat sürmüştü. Liderler Rus ve ABD vatandaşlarının değişiminin yanı sıra Ukrayna'daki durumun çözümüne ilişkin konuları ele almışlardı. Ayrıca Ortadoğu'da çözüm, İran'ın nükleer programı ve ekonomik alandaki ikili Rus-Amerikan ilişkileri gibi diğer konulara da değinmişlerdi.
Putin ve Trump, yüz yüze bir toplantı düzenlenmesi de
dahil olmak üzere kişisel temasları sürdürme konusunda
mutabık kalmıştı. Aynı zamanda ilk görüşmenin detayları Şubat
ayında iki ülke başkanları arasında gerçekleşen görüşmenin ardından
hem Moskova hem de Washington'da iki ülke arasındaki diyaloğun
yeniden başlatılması konuşulmaya başlanmıştı.
Riyad görüşmeleri
Üst düzey Rusya-ABD görüşmeleri 18 Şubat'ta Riyad'da gerçekleştirilmişti. Rus tarafından Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Başkanlık Yardımcısı Yuriy Uşakov ve Rusya Ulusal Güvenlik Ajansı (RDIF) Başkanı Kirill Dmitriyev, ABD tarafından ise Ulusal Güvenlik Yardımcısı Mike Waltz, Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve ABD'nin Orta Doğu Özel Temsilcisi Steven Whitkoff görüşmelere katılmıştı.
Uzun bir aradan sonra gerçekleştirilen ilk yüz yüze görüşmelerde Rusya ve ABD, işbirliğinin tam anlamıyla yeniden başlatılması ve karşılıklı çıkarların söz konusu olduğu yeni alanlara genişletilmesi için gerekli koşulların yaratılması konusunda anlaşmaya varmıştı.
Moskova ve Washington özellikle büyükelçiliklerin ve diğer
yabancı kurumların çalışmaları üzerindeki yapay kısıtlamaları
kaldırmayı ve Ukrayna'daki krizin mümkün olan en kısa sürede
çözülmesi için çalışmalara başlamak üzere üst düzey çalışma
grupları oluşturmayı kabul etmişti.
İstanbul görüşmeleri
Riyad'daki görüşmelerden kısa bir süre sonra İstanbul'da ikili
ilişkilerdeki 'huzursuzlukları' ve Moskova ve Washington'daki
büyükelçiliklerin çalışmalarıyla ilgili sorunları ele almak üzere
bir Rus-Amerikan toplantısı düzenlenmişti.
Daha sonra Waltz, geçtiğimiz hafta Uşakov'la bir telefon görüşmesi
yapmış, Uşakov da Amerikalı mevkidaşıyla son
zamanlarda düzenli olarak telefon teması halinde olduğunu
bildirmişti.
Ayrıca geçen hafta Whitkoff Moskova'yı ziyaret etmişti. Kremlin,
Putin'in Whitkoff'u kabul ettiğini, Whitkoff'un Rus
tarafına Ukrayna konusunda yeni bilgiler verdiğini ve
Putin'in de özel temsilcisiyle Trump'a bilgi ve yeni sinyaller
ilettiğini bildirmişti.
Görüşmelerdeki ana noktalar nelerdi?
Trump ilk telefon görüşmesinin ardından Putin ile tekrar görüşmeyi planladığını defalarca duyurmuştu. Kremlin ise, hem Rusya hem de ABD'nin liderlerin konuşması gerektiğinin farkında olduğunu ancak belirli bir zaman dilimi açıklamak için acele etmediklerini belirtmişti.
Peskov, bir temasın gerekli olması halinde, mevcut iletişim kanalları sayesinde çok hızlı bir şekilde organize olunabileceğini kaydetmiş, iki lider arasında gerçekleşen ilk görüşmeyi diyaloğu sürdürmek ve sorunları çözmek için yeterince yapıcı olarak nitelendirmişti.
Ayrıca Trump, defalarca Putin ile 'iyi anlaştığını' belirterek 'her zaman iyi ilişkilere sahip olduklarını' vurgulamıştı. Keza açıklamalarında Trump, Putin'in kişisel niteliklerinden de övgüyle söz etmişti.
Putin ise, şubat ayında gerçekleştirilen görüşmenin ardından
Trump ile 'memnuniyetle görüşeceğini' belirterek duyguların
karşılıklı olduğunu ifade etmişti. Putin ayrıca, Trump ve
yönetiminin Rusya-ABD ilişkilerini düzeltmek için ellerinden geleni
yaptıklarını da vurgulayarak, Ukrayna'daki çözüme bu kadar önem
verdiği için teşekkür etmişti.
Ukrayna için koşullar neler?
İki başkan arasında yapılması planlanan görüşmenin arifesinde Beyaz Saray Basın Sekreteri Caroline Leavitt, Ukrayna konusunda bir barış anlaşmasının her zamankinden daha yakın olduğunu, tarafların bu hedefe ulaşmaktan 'on metre' mesafede olduklarını söylemişti. Leavitt ayrıca ABD ve Ukrayna temsilcilerinin Rusya ile gelecekteki toprak sınırları da dahil olmak üzere bir barış anlaşmasının şartlarını görüştüklerini de belirtmişti.
ABD Başkanlık Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz, Ukrayna sorununun çözümü hakkında konuşurken, Ukrayna'nın karşılığında güvenlik garantileri alabileceği bölgesel tavizler vermesi gerekeceğini kaydetmişti. Waltz ayrıca Ukrayna'nın NATO üyeliğinin 'pek gerçekçi olmadığını' da belirtmişti.
Bu çerçevede, Putin ve Trump arasındaki görüşmenin Kırım'ın Rusya'yla Birleşme Günü'nde gerçekleşecek olması sembolik bir anlam taşıyor. Kırımlılar 16 Mart 2014'te yapılan referandumda bölgeyi Rusya'ya dahil etme yönünde oy kullanmışlardı. Referandumdan iki gün sonra, Moskova'da Kırım Cumhuriyeti ve Sivastopol'ün Rusya Federasyonu'na katılmasına ilişkin bir anlaşma imzalanmıştı. Kiev rejimi, Kırım'ı Rus toprağı olarak tanımadığını defalarca ifade etmişti.
Zelenskiy geçen hafta yaptığı açıklamada Kiev'in Ukrayna'daki özel operasyon sırasında Rusya tarafından kurtarılan toprakların kaybını tanımayacağını belirterek bunu 'ana kırmızı çizgi' olarak nitelendirmişti.
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov ise Kırım, Sivastopol,
Donetsk ve Luhansk Halk Cumhuriyetleri, Herson ve Zaporijya
bölgelerinin Rusya'ya ait bölgeler olduğunu ve bunun Rusya
anayasasında da yer aldığını belirtmişti.
Rusya ne istiyor?
Putin defalarca Rusya'nın güvenliğini sağlayacak bir barış versiyonu istediğini söylemişti. Geçtiğimiz hafta Rus lider, ABD'nin Ukrayna'daki çatışmaların sona erdirilmesi önerisine katıldığını ancak ateşkesin uzun vadeli barışa yol açması ve krizin asıl nedenlerini ele alması gerektiğini belirtmişti. Ayrıca Putin, Ukrayna'nın sahadaki duruma dayanarak Amerikalıları ateşkese çağırması gerektiğini düşündüğünü ifade etmişti.
Aynı zamanda, geçici bir ateşkes fikrini tartışan Putin, her iki tarafta da özenli bir araştırma gerektiren konular olduğunu belirtmişti.
Rusya Devlet Başkanı özellikle çatışmaların durdurulması emrini kimin vereceği ve önerilen ateşkes sırasında Ukrayna'nın eylemlerini kimin kontrol edeceği sorusunu gündeme getirmişti.
Putin ayrıca Ukrayna'nın geçici ateşkesi zorunlu seferberlik için kullanabileceğini de belirterek, Trump ile Ukrayna'da bir ateşkes fikrini görüşmeyi de göz ardı etmemişti.