Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz'dan sanal kumar açıklaması
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “(Sanal kumarla mücadele) Bir eylem planımız var. İlgili diğer kurumlarımızla birlikte bunu hayata geçiriyoruz" dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Cumhurbaşkanlığı ve Cumhurbaşkanlığına bağlı, ilgili ve ilişkili kurum, kuruluşların 2025 yılı bütçeleri üzerindeki görüşmelerde milletvekillerinin soru ve eleştirilerini yanıtladı.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin demokratik olmasının önem taşıdığının altını çizen Yılmaz, demokratik sistemlerde farklı yönetim biçimlerinin her zaman mümkün olduğunu dile getirdi.
"DEMOKRATİK BİR ORTAMDA, BU SİSTEMİ DEVAM ETTİRECEĞİZ"
Yılmaz, parlamenter sistem ne kadar demokratikse başkanlık sisteminin de en az o kadar demokratik olduğunu söyledi.
Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin içinden geçilen konjonktürde ülkenin istikrarına, bekasına katkıda bulunan bir sistem olduğunu, yönetimde istikrarı sağladığını, salgın gibi, uluslararası meseleler gibi bazı krizlere, sıkıntılara karşı hızlı karar alınmasında etkili olduğunu belirtti. Yılmaz, "Halkımız başka bir karar vermediği sürece demokratik bir ortamda, bu sistemi devam ettireceğiz” dedi.
"HER SİSTEM GİBİ CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ DE İYİLEŞTİRİLMEYE AÇIKTIR"
Her sistem gibi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin de iyileştirilmeye açık olduğunu ifade eden Yılmaz şöyle dedi:
"Bu yönetim sisteminde tecrübeyle ortaya çıkan bazı eksiklikler varsa veya daha iyi yapılabilecek bazı şeyler varsa neden olmasın, burada bir tabu söz konusu değil. Öyle bir zihniyetimiz yok. Tam aksine ilk tartışmaları hatırlarsanız Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi dinamik bir sistem olarak toplumun karşısına konulmuştur. İdarede yeri geldiğinde kanun bile gerektirmeden bazı tedbirler alabileceği şekilde tasarlanmıştır. Dolayısıyla geliştirilmeye, daha iyiye götürülmeye de her zaman açık bir sistemdir”
Bakanlarla ilgili tartışmalar yapıldığını da belirten Yılmaz, kendisinin parlamenter sistemde bakanlık, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak görev yaptığını, her iki dönemde de halk tarafından seçilmediğini belirtti.
"TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ'NİN YÖNETİM MERKEZİ"
Bütçede tartışılan konulardan birinin Cumhurbaşkanlığı Külliyesi olduğunu belirten Yılmaz şunları söyledi:
"Cumhurbaşkanlığı Sarayı dediğiniz yer, biz külliye diyoruz, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, 85 milyonluk Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yönetim merkezi. Elbette buranın belli altyapısı olacak, belli bir personeli olacak, elbette korunacak, elbette birtakım hizmetleri olacak. 85 milyonluk bir ülkenin yönetim merkezinden bahsediyoruz. Burada yanlış bir şey varsa da hep birlikte tabii ki bunları düzelteceğiz ama şunu rakam olarak söylemek isterim; Cumhurbaşkanlığı bütçesinin çok fazla olduğuna dair eleştiriler yapıldı. 2007 öncesinde biliyorsunuz başbakanlık vardı, kapandı başbakanlık, yeni sistemle başbakanlık bürokrasisiyle cumhurbaşkanlığı bürokrasisi birleşti. Buradan baktığınız zaman 2018 yılı bütçesinde başbakanlığın ve cumhurbaşkanlığının bütçesinin toplam bütçe içindeki oranı yüzde 0,32 imiş. 2025'te Cumhurbaşkanlığı için ki bu başbakanlık ve eski cumhurbaşkanlığının birleştiği hali, toplam bütçe içindeki payı yüzde 0,11. Bütün bu tartıştığımız bütçenin içindeki payı bu ve geçmişle de mukayesesi bu. Takdiri size bırakıyorum. Bu ödeneğin de önemli bir kısmı, barışı koruma hizmetleri gibi veya başka kurumların çalışmaları gibi, kütüphane gibi başka şeyler için kullanılıyor”
Taşıt konusunun da çok tartışıldığını dile getiren Yılmaz, "2023 yılında 20 adet taşıt alımı öngörülmüş ama 3 adet Togg marka araç alınmış, 3 adet minibüs alınmış, toplam 6 adet taşıt alınmış. Herhangi bir artışa gidilmemiş. 2025'te yine Togg olmak üzere 20 taşıt alımı planlanmış" dedi.
Bazı araçlardaki rakamsal artıştan bahsedildiğini ifade eden Yılmaz, bunun enflasyon muhasebesinden kaynaklanan değer artışı olduğunu, yani yeni bir araç alımından değil mevcut araçların yeniden değerlenmesiyle oluşan kaydi bir artıştan kaynaklandığını anlattı.
"17 ÇEYREKTİR KESİNTİSİZ BÜYÜMEMİZ DEVAM ETMİŞ OLDU"
Makro ekonomiyle ilgili değerlendirmeler de yapan Yılmaz şu ifadeleri kullandı:
"Bugün büyüme rakamları açıklandı. 3'üncü çeyrekte beklentilerin
bir miktar altında yüzde 2,1 oranında büyüme gerçekleşti. Böylece
17 çeyrektir kesintisiz büyümemiz devam etmiş oldu. 9 aylık
büyümemiz yüzde 3,2. Bu çeyrekten 12 ay geriye giderek
yıllıklandırılmış büyümemiz ise yüzde 3,6 olarak gerçekleşti. Bu
yıl için bizim öngörümüz 3,5 civarında bir büyüme. Bu gelen
rakamlarla bir miktar aşağı yönlü bir risk olduğunu söyleyebiliriz
ancak son ekim, kasım aylarında da öncü göstergelerde belli bir
toparlanma işareti var. Sonucunu hep birlikte göreceğiz ama yüzde
3,5'in çok uzağında olmayan bir rakamla bu yılki büyümeyi kapatmayı
öngörüyoruz. Yine tam da Orta Vadeli Program'da öngördüğümüz üzere
daha dengeli bir büyüme yapısına gittiğimizi, dış talebin özellikle
büyümeye katkısının arttığını görüyoruz. Önümüzdeki dönemde de
fiyat istikrarını sağlama hedefiyle birlikte dengeli büyümeyi de
bir taraftan sürdürmeye dönük olarak politikalarımızı hayata
geçireceğiz”
"BU SENE YÜZDE 5 ALTINDA BEKLENTİMİZ VAR"
Bir taraftan enflasyonu düşürürken, diğer taraftan dengeli büyümeyi sağlama, depremin etkilerini ortadan kaldıracak rehabilitasyon çalışmalarını yaptıklarını ve sosyal talepleri karşıladıklarını söyleyen Yılmaz şu şekilde konuştu:
"Enflasyonla ilgili başından beri 'üç dönem olacak' dedik. Geçiş
dönemi, dezenflasyon dönemi ve fiyat istikrarı dönemi. Geçiş
dönemini tamamladık. 'Geçiş döneminde ne yaptınız?' derseniz, cari
açıkta dramatik bir düşüş sağlandı. Cari açık yüzde 6'lardan yüzde
1'ler civarına geldi. Bütçe açığı, depreme rağmen önemli oranda
kontrol edilmiş oldu. Bu sene yüzde 5 altında beklentimiz var.
Gelecek sene yüzde 3'lere gidiyor. Merkez Bankamızın rezervlerinde
tarihimizde görmediğimiz hızda iyileşme ve artış sağlandı.
Dolayısıyla Türkiye'nin döviz meselesi büyük oranda çözülmüş
durumdadır ve dış dünyadan borçlanma maliyetleri de aşağıya
gelmiştir. CDS'ler dediğimiz ülke risk primlerinde de ciddi düşüş
sağlanmıştır. Bu da gerek özel kesimin gerek kamu kesiminin dış
dünyadan borçlanma maliyetini düşürmüştür”
"KKM BELLİ HIZDA TASFİYE EDİLİYOR"
Yılmaz, Kur Korumalı Mevduat (KKM) mekanizmasının döviz kurunun oldukça istikrarsızlık arz edeceği bir ortamda istikrar sağlamak üzere geçici olarak devreye alındığını ifade eden Yılmaz şu ifadeleri kullandı:
"Başından itibaren geçici bir mekanizma olarak öngörülmüştür. Nitekim KKM'den de hızlı şekilde çıkış süreci devam etmektedir. Bu da finansal piyasalarda istikrarsızlığa yol açmadan başarılmıştır. Şu anda oldukça düşük seviyeye gelmiş durumda. Toplam mevduatlar içindeki payı da yüzde 6'lara gelmiş durumda. Dolayısıyla orada da KKM finansal istikrarımızı bozmadan görevini yaptı ve artık belli bir hız içinde tasfiye ediliyor."
"ENFLASYONLA MÜCADELE EDİLİYOR"
Enflasyonla mücadeleye dikkati çekerek, enflasyonun büyüme için de gelir dağılımı için de iyi olmadığını ifade eden Yılmaz şöyle konuştu:
"Kısa vadede enflasyonla mücadele bu alanlarda bazı zorluklar
doğurabilir. Bazı karar alma sıkıntıları doğurabilir. Onu kabul
ediyorum. Kısa vadede. Orta ve uzun vadeli bir perspektifle
baktığımızda enflasyonu düşürdüğünüz, istikrarı sağladığınız bir
ortam hem büyüme için hem de gelir dağılımı için son derece önemli.
Enflasyonu düşürdüğünüz bir ortamda büyümeyi istikrar içinde
sürdürme ve sosyal refahı da kalıcı bir şekilde yine arttırma
imkanına sahip oluyorsunuz. Dolayısıyla enflasyonla mücadele
ediliyor. Büyüme ve sosyal denge bozulacak gibi bir yaklaşım doğru
değil. Tam aksine enflasyonu giderek düşürdüğümüz bir ortamda,
öngörülebilirliğin arttığı bir ortamda, yatırım ortamını da
iyileştirmiş oluyorsunuz. Sosyal dengeler açısından da daha
sağlıklı, gerçekçi bir zemine kavuşmuş oluyorsunuz."
"ENFLASYONDA GERİYE GİDİŞ VAR AMA ARZU ETTİĞİMİZ NOKTADA DEĞİL"
Orta Vadeli Program (OVP) göz önünde bulundurulduğunda bazı alanlarda tahmin edilenlerden daha iyi noktada olunduğunu söyleyen Yılmaz şöyle dedi:
"Cari açık, bütçe açığı, rezervler ve istihdam gibi birçok noktada beklediğimizden daha iyi sonuçlarla karşı karşıyayız. Bazı noktalarda da beklentilerimizin biraz altındayız. Enflasyon bunlardan en önemlisi. Bir miktar beklentilerimizin üstünde gerçekleşti. Burada özellikle hizmet enflasyonundaki katılığın çok ciddi rol oynadığını görüyoruz. Bir düşüş var beklentilerde, geriye gidiş var ama hala tam arzu ettiğimiz noktada değiliz. Sosyal hadiselerde de beklentiler önemli. Sosyolojide 'kendini gerçekleştiren kehanet' diye bir kavram var. Herkes bir şeyi beklediğinde olmayacak şey bile olabiliyor. Dolayısıyla bu beklentileri daha uygun düzeye çekecek politikalarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz. Real sektör ve hane haklarında da bu beklentileri uygun bir noktaya getirdiğimizde işimiz çok daha kolaylaşacak. Oraya doğru da gidiyoruz. Ama bir miktar gecikmeyle gittiğimizi de kabul etmek durumundayız. Sadece para politikası ile mi yapıyoruz bu mücadeleyi? Hayır. Sadece para politikası ile yapmıyoruz. Depreme rağmen diğer birçok sosyal meselelere rağmen finansal tarafta, mali tarafta da olabildiğince disiplinli bir yaklaşımdan bu dezenflasyon sürecine destek oluyoruz”
"EKONOMİK BÜYÜME ARTI SOSYAL ADALET ARTı NESİLLER ARASI ADALET YANİ SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK"
Ekonomik büyüme kalkınmanın tabii ki olmazsa olmaz bir parçasıdır ama kalkınma bunu aşan bir kavram olduğuna dikkat Çeken Yılmaz şu ifadelere yer verdi:
"Ekonomik büyüme artı sosyal adalet artı nesiller arası adalet yani sürdürülebilirlik. Bir de yönetişim dediğimiz hadise. Yani bu dört başlık kalkınma kavramının esas kavramlarıdır. Biz de bu çerçevede ve insani kalkınma perspektifli hareket ediyoruz. Birleşmiş Milletler'in insani kalkınmışlık endeksleri var. Orada da ülkeleri dört gruba ayırıyorlar. 'En düşük insani kalkınmışlık', 'orta insani kalkınmışlık', 'yüksek insani kalkınmışlık' ve 'en yüksek insani kalkınmışlık' diye. Türkiye, son 22 yılda yüksekten, en yükseğe geçiş yapan ülkelerden biri oldu. Bunu da sağlığa ve eğitime yaptığımız yatırımlar, satın alma gücünün genel olarak artışı gibi faktörlerle izah etmek mümkün”
"SAVUNMA SANAYİİNDE DÖNÜŞÜM DEVRİM NİTELİĞİNDEDİR"
Yılmaz, Türkiye'nin savunma sanayiindeki dönüşümünü, değişim kavramıyla ifade etmenin yetersiz kaldığını belirterek şunları dedi:
"Bu bir devrim hakikaten. Türkiye'de son 22 yılda savunma
sanayinde yüzde 20 yerlilik oranından yüzde 80 yerlilik oranına
çıkışı son derece önemli. Bu sadece güvenlikle ilgili bir mesele de
değil. İşin bir de ekonomik boyutu var. Savunma sanayiinde elde
ettiğiniz yetkinlikler, bir süre sonra sivil endüstrileri de
etkilemeye başlıyor. Buradaki teknolojiler, yetkinlikler, insan
kaynağı. Dolayısıyla bu aynı zamanda katma değeri yüksek bir
ekonomi ve nitelikli istihdam politikalarımızla da çok yakından
ilgili. Geçen sene 5,5 milyar doları bulan ihracatımız da bunun
somut bir göstergesidir”
UYUŞTURUCU BAĞIMLILIĞIYLA MÜCADELE
Eleştiriler üzerine sanal kumar konusuna da değinen Yılmaz, sanal kumar konusunda en kritik meselenin dışarıya finansın gidişi olduğunu söyledi..
Yılmaz, "Dışarıya gidecek finansı kontrol ederek ancak etkili mücadele edebiliriz. Bu konuda da MASAK'a gerekli görevlendirmeyi yapmış durumdayız. Bir eylem planımız var. İlgili diğer kurumlarımızla birlikte bunu hayata geçiriyoruz" dedi.
Uyuşturucu bağımlılığı konusundaki soruları da yanıtlayan Yılmaz şunları ifade etti:
"Bağımlılıkla ilgili de işin bir arz tarafı var, bir talep tarafı. Arz tarafıyla uğraşması gerekenler kolluk güçlerimiz. Talep tarafı da çok önemli. İstatistiklere göre, rehabilitasyon için başvuran 100 uyuşturucu bağımlısından sadece yüzde 3'ü iyileşiyor. Burada esas olan bağımlılık olmadan önce koruyucu mekanizmaların devreye girmesi. Bu alanda bir eylem planı oluşturduk. Riskli gruplar tespit edip, bu bağımlılık oluşmadan önce mücadele edilecek"