"Yenidoğan çetesi" davası 10. gününde Sanık ifadeleri alınıyor
47 sanığın yargılandığı davanın bugünkü duruşmasında tutuksuz sanıklar ifade veriyor. Tutuksuz sanık Birinci Hastanesi mesul müdürü Ali Aksu, savunmasında Opara bebeğin ölümüyle ilgili, "Opara bebek 6 aylık olmasına rağmen 5 kilodur. Normalde 7,5 kilo olması lazım. Ciddi bir gelişim geriliği vardı. Bu dosyanın en büyük eksikliği otopsinin yapılmamış olmasıdır. Adli Tıp incelemeleri eksik kalacaktır. Opara bebek için otopsi talep ediyorum" dedi."
Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince adliyenin konferans salonunda yapılan duruşmaya, organize suç örgütü elebaşı olduğu iddia edilen Fırat Sarı'nın da aralarında bulunduğu 22 tutuklu ve bazı tutuksuz sanıklar ile tarafların avukatları katıldı.
Çok sayıda basın mensubunun takip ettiği duruşmanın yapıldığı salon ve önünde, polis ekiplerince yoğun güvenlik önlemi alındı.
18 Kasım'da başlayan ve 22'si tutuklu 40 sanığın savunma yaptığı duruşmada, tutuksuz sanıkların beyanları alınıyor.
Bugüne kadar toplam 40 sanığın savunması alınan davada 10'uncu duruşma, saat 10.20 sıralarında tutuksuz sanık Hıdır Yüksel'in savunmasıyla başladı.
"BÖYLE BİR ŞEY OLMASI İMKANSIZ"
Sanık Hıdır Yüksel, "55 senelik hekimim. Devlet hastanesinde başhekimlik yaptım. Çorlu Reyap Hastanesinde başhekimlik yaptım ardından İstanbul Reyap Hastanesinde mesul müdür oldum. Yurt dışında kadın doğum iktisadisi yaptım. Yolsuzluğa usulsüzlüğe sebep vermedim. Çalıştığım yerde böyle birşey olması imkansız. Reyap Hastanesinde resul müdür olduğum için yenidoğan sorumlu hekim ve orada çalışanları ismen tanırım. Esenyurt Reyap Hastanesinde müdürken, Fırat Sarı, Cansu hemşire, Mehtap hemşire vardı tanıdığım. Hastanede işletme gibi bir şey yok. Kurumsal bir hastaneyiz. Yenidoğan servisimiz 25 yataklı olduğu için bazen kendi hastalarımızı bile karşılayamadığımız için, kapasitesi büyük olduğu için dışarıdan hasta geldiğini tahmin etmiyorum. İdari anlamda kurumsal bir hastane, başhekim, servis sorumlusu, genel müdür, insan kaynakları olur. Genel Müdür Özgür Tosunel’di yönetimle ilgilenirdi, hasta şikayeti, hasta memnuniyetiyle her yeri dolaşıp, yenidoğanda ise steril bir alan olduğu için bunları sorardık" dedi.
"REYAP HASTANESİ'NDE CÜZİ BİR ORTAKLIĞIM VAR'
Yüksel, "Anne babadan gelmiş herhangibir şikayet yok. Yenidoğan denetlenir, hastane denetlenir bu konuda herhangibir hatamız yok. Hastanemiz çok yoğun, son teknolojiyle donatılmış bir hastanedir. İlker Gönen’i tanımam söylediğim 3 kişi dışında kimseyi tanımıyorum. Yenidoğanda kaç küvez var takibi konusunda, sorumlu hemşire var Fırat Sarı'ya sorarız bir sorun, bir sıkıntı var mı diye. Mehtap Sayar sorumlu hemşireydi. Hakan Doğukan Taşçı, Hasan Basri Gök’ü, Renginar Molla’yı tanımam. Reyap Hastanesinde yüzde 5 yüzde 10 gibi cüzi bir ortaklığım var. Çorlu ve İstanbul Reyap Hastanesi ortaktır kardeşler çalıştırıyor." dedi. Mahkeme başkanının, 'Reyap Hastanesi doktoru Çorlu Reyap hastanesinde doktorluk yapabilir mi? ' sorusuna cevap veren sanık, "Sağlık müdürlüğü gönderirse olur. Fırat Sarı maaşını nasıl alır ben bilemem, bu konuları bilmem imkansız. Şirketler hakkında bilgim yok kardeşler çalıştırıyor. Özel hastanelerde Sağlık Bakanlığı'nın verdiği çalışmalar dahilinde, çalışma belgesi alınmadan çalışmak imkansız. Çalışma izni gelir o şekilde çalışmaya başlar" dedi.
'HASTA RAPORLARI İNCELENMEMİŞTİR'
Tutuksuz sanık Birinci Hastanesi mesul müdürü Ali Aksu ise savunmasında, "1969 yılında Kahramanmaraş’ta dünyaya geldim. Üç çocuk babasıyım. 32 yıllık meslek hayatımda binlerce ameliyat yaptım on binlerce hastam oldu. Böyle bir dosyayla suçlanmak çok üzücü. Dosyalardaki en önemli kelimelerden biri epikrizdir. Epikriz hastanın kimlik bilgileri, özgeçmişi, hekimlerin E-imzasıyla imzaladığı evraktır. Sosyal Güvenlik Kurumu'nun 8 Mart 2017 tarihinde yayınladığı özel hastanelerin faturaların incelenmesine dair yönetmeliği vardır. Basamağı yükseltmek demek ödeme yapılacağı anlamına gelmez. Basamak tüm hekimlerin mutabakatta olduğu anlamına gelmez. Türkiye sağlık bilişim sisteminde dünyanın en iyi ülkeleri arasında biridir. Veriler 4 otomasyon sisteminde canlı kaydedilir. Hasta, hastaneye müracaat ettiğinde 4 tane otomasyon sistemine gireriz Sağlık Bakanlığı'nın bu otomasyonlara tam erişim hakkı vardır. Davalarda yapılan tartışmanın kaynağı basamaklara göre ödeme yapmasıdır. Basamak düzeyler arasında farklılıktan kaynaklanan SGK ile hastaneler arasında bir çok dava vardır. Epikriz düzenlemesi, basamak verilerin değiştirmesi hemşireler tarafından değiştirmesi mümkün değil. Üzerime atılan ikinci suçlama 'İhmali davranışla kasten adam öldürme'. Öncelikle uzman görüşüyle ilgili, Sağlık Bakanlığı bünyesinde bulunan devlet hastanesinde çalışan 3 çocuk babası tarafından hazırlanmıştır. Hazırlanacak raporda Çapa gibi köklü hastanelerde çakışan hekimler olmalıdır. Subjektif yorumlar yapılmış, hasta raporları incelenmemiştir" ifade etti.
'ÖLÜM SAATİNDE RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK İDDİASI VAR'
Aksu savunmasının devamında, "Opara bebek, Nijerya uyruklu 6 aylık bebekti. Beylikdüzü Medilife hastanesine öksürük şikayetiyle başvurdu. Muayene edilip reçete verildikten sonra taburcu ediliyor. Durumu kötüleşen hasta 16 Ocak'ta tekrar hastaneye müracaat ediyor. Servise yatırılıp oksijen ve antibiyotik tedavisi yapılıyor. Kalp durması gelişiyor. İki kez canlandırma işlemi yapılıyor. Yenidoğan yoğun bakım küvezde tedavi ediliyor. Hasta yenidoğan yoğun bakıma alındıktan sonra 6 aylık olması nedeniyle 112 ile irtibata geçiliyor 112 aranmasına rağmen olumlu dönüş olmuyor. Nedeni ise yoğun bakım yataklarının az olması olabilir. Opara’nın annesi CNN Türk’e verdiği röportajda 'Birinci Hastanesi'ne gittiğinde durumu kötüydü neredeyse hayatı fonksiyonları durmuş' demektedir. Acil olarak geldiği için yerimiz yok diye reddedilme mümkün değil. Uzman görüşü eksik ve hatalarla dolu. İlk başvurduğu hastane bile yanlış yazılmıştır. Beylikdüzü Medilife hastanesi yazması gerekirken, Bağcılar Medilife hastanesi yazmıştır. Opara bebek 6 aylık olmasına rağmen 5 kilodur. Normalde 7,5 kilo olması lazım. Ciddi bir gelişim geriliği vardı. Tüm tedavilere cevap vermeyip, bebeğin doğuştan kalp hastalıkları olabileceği unutulmamalıdır. Bu dosyanın en büyük eksikliği otopsinin yapılmamış olmasıdır. Adli Tıp incelemeleri eksik kalacaktır. Opara bebek için otopsi talep ediyorum. Opara bebeğin ölüm saatinde resmi belgede sahtecilik yaptığım iddiası var, hastanın vefatıyla ilgili ölüm bildirim sistemiyle kimseye bir talimatım olmamıştır" dedi.
'TARAFIMA İTİBAR SUİKASTI YAPILMIŞTIR'
Sanık Aksu, "Yenidoğan yoğun bakımları çok pahalı yatırımlardır. Yenidoğan yoğun bakım oranı kamuda yüzde 30, özelde yüzde 70’tir. Dosya içine 'Örgüte bilerek, isteyerek sevk maddesi' eklenmiştir. Buradaki çoğu kişiyi tanımıyorum onlar da beni tanımıyor. Ortada suç işlemek amacıyla bir örgüt kurulduğunu düşünmüyorum. Üçüncü kişilerden hizmet alınıp yapılabilir. Çocuk hekimleri yoğun bakımda çalışmak istememektedir. İstanbul’da gece çalışacak nöbetçi çocuk uzmanı hekimi bulmak şu an çok zordur. Çocuk hekimi çocuk kardiyoloji hekimi konusunda danışmanlık hizmeti aldığımız olmaktadır. Hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum. Bu dava Türkiye Cumhuriyeti tarihinde doktor, hemşire ve sağlık çalışanlarının işbirliği yapılarak hayata gözlerine yeni açmış bebeklerin öldürüldüğü algısı oluşturulduğu ilk davadır. Toplum vicdanında mahkum edilmeye çalışılmıştır. Yazılı ve görsel medyada tarafıma itibar suikasti yapılmıştır" şeklinde konuştu.
İddianameden
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 1399 sayfalık iddianamede, sanık doktor Fırat Sarı'nın elebaşı olduğu suç örgütünün sevk ve idaresini sanık doktor İlker Gönen ile 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir'in yaptığı belirtiliyor.
İddianamede, suç örgütünün esas amacının, işletmesini devraldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf edip doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yapıp, Sosyal Güvenlik Kurumundan (SGK) üst sınırda ödeme almak olduğu kaydediliyor.
Sanıklar tarafından hasta bebeklerin durumunun olduğundan daha ağır gösterildiği, olması gerekenden daha uzun süre yatışlarının sağlandığı belirtilen iddianamede, bu şekilde SGK'den yüksek ücret tahsil edildiği ve bazı hasta yakınlarından fazla para alındığı anlatılıyor.
Bebek hastaların uygun sağlık hizmeti almasını sağlayacak hastanelere sevki yerine sanıkların seçtiği, örgüt adına karlı görünen hastanelere yatırıldığı bildirilen iddianamede, karın çoğunun sağlık çalışanı olan örgüt üyesi sanıklarla paylaşıldığı ifade ediliyor.
Esas amacın, bebeklerin sağlık durumunun iyileştirilmesi değil, maddi açıdan en fazla kazanç elde edilmesi olduğu iddianamede belirtiliyor.
Ceza istemleri
İddianamede, sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen için 10 bebeğin ölümü nedeniyle "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık" ve "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" suçlarından 10 kez, "resmi belgede sahtecilik" suçundan da 11 kez uygulanmak üzere toplam 177 yıl 6'şar aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapis cezası talep ediliyor.
Sanık Gıyasettin Mert Özdemir'in ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapisle cezalandırılması isteniyor. 8'i kadın 44 sanık hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülüyor.
İddianamede, "dolandırıcılık" suçu işlenerek maddi menfaat temin edilen sorumlu hastaneler ve şirketler için de tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, bunların kapatılıp mal varlıklarına el konulması talep ediliyor.
Soruşturma kapsamında İstanbul'da 9, Tekirdağ Çorlu'da 1 hastanenin ruhsatı iptal edilmiş, bu hastanelerde tedavi gören bebekler ve hastalar ambulanslarla kamu hastanelerine sevk edilmişti.
Öte yandan yenidoğan çetesine ilişkin soruşturmayı yürüten Büyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Y.E'yi makamında ölümle tehdit edenler de tutuklanmıştı.