Müftüoğlu, "Vaka sayılarındaki artışın sebebi test sayısındaki artış değildir. Daha net ve açık nedenler var: Rehavetimiz tavan yapmıştır. Dikkatimiz dağılmıştır. Virüsün etkisini kaybettiği şeklindeki yanlış bilgiler özgüvenimizi patlatmıştır. Çok daha önemlisi, toplu aktivitelere (sünnet, nişan, nikâh, cenazeler, taziyeler) izin verilmesi vaka sayılarında bugünkü patlamaların bir numaralı sebebi haline gelmiştir. Okulların açılması bu sayıları daha da arttıracaktır." düşüncesini dile getirdi. Müftüoğlu, "Bana göre bu rakamlar sadece izlenmek, yalnızca bilgilenmek ve bilgilendirmek için kullanılamaz. Asla ve asla yok hükmünde de sayılamaz. Evet, acil bir durum yok. Başlangıçtaki olağanüstü önlemlere yeniden dönme noktasında olduğumuz da söylenemez. Ama ne yapıp etmeli, hızla ve ciddi bir şekilde yeniden derlenip toparlanmalıyız. Yoksa emin olun bu kışı farklı yaşayabiliriz. Hemen tedbir almazsak, hatalarımızı tekrarlamaktan vazgeçip yeni, farklı ve etkili stratejilere odaklanmazsak işimiz gerçekten zorlaşacaktır. Ve belki de işte o zaman başlangıçtaki olağanüstü önlemlere yeniden dönmek zorunda kalabileceğiz." ifadesini kullandı. Müftüoğlu, grip ve zatürre aşısı olalım ama deyip şöyle uyardı: Grip aşısının bağışıklık sisteminizi COVID-19 enfeksiyonuna karşı yorgun ve dirençsiz düşüreceği bilgisi de doğru değildir. Tam tersine, grip aşısı ile bağışıklığınız daha da güçlenecek, virüsün vücudunuzu aşırı hırpalayarak canınızı yakma ihtimali de sınırlanacaktır. Grip aşısını da herkes yaptırabilir, ama çocukların aşılanması konusu çocuk sağlığı uzmanlarının kararına bırakılmalıdır. Aşı konusunda başka uyarılarım da var...Bilelim ki bu aşıları yaptırmakla COVID-19’a karşı bağışıklık sağlamamız, yani bedenimizi koruma altına almamız mümkün değil. Ayrıca bilelim ki bu aşıları hemen süratle, hiç düşünmeden herkesin yaptırması da gerekmiyor.Önceliği risk gruplarına vermemiz lazım. Önce onlar aşılanmalı, sonra imkân dahilinde diğer grupların aşılanması düşünülmeli. Ayrıca “FİYAT” meselesi de önemli bir ayrıntı.Her iki aşının toplam maliyeti neredeyse 500 TL’yi geçiyor. “ULAŞIM” ve “SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK” sorunları da önemli birer ayrıntı. Kısacası her iki aşı konusunda da toplumun daha detaylı ve dikkatli bilgilendirilmesi şart.PANDEMİ KONTROLDEN ÇIKTI MI Sadece bizde değil, hemen her ülkede vaka sayılarında ciddi artışlar var. Bazı ülkelerde günlük vaka rakamları ilk günleri aratacak düzeylerde. Mesela Fransa ve İspanya’da durum böyle. Biz 1500’ü geçtik diye korkuyoruz -ki korkmalıyız çünkü bu çok önemli bir uyarıdır- Fransızlar günlük 5 binli, İspanyollar 7 binli vaka rakamlarıyla çoktan tanıştılar. Durum böyle olunca bizde de diğer ülkelerde de bazı uzmanlar -haklı olarak- halkı ve yönetimleri uyardılar, “COVID-19 salgını kontrolden çıktı, işi sıkı tutun!” şeklinde uyarılar yaptılar. Peki, salgın gerçekten kontrolden çıktı mı? Hemen ve süratle bir “acil durum aşaması”na geçilmeli mi? Benim kanaatim şu...Bilelim ki mesele sadece günlük yeni vaka sayılarıyla sınırlı tutulamaz. Probleme sadece bu rakamlarla bakılamaz. Günlük vaka sayılarının neredeyse iyileşenleri ikiye katlaması, yani önceki yazılarımda belirttiğim “ters makas” meselesi (makasın tersine büyümeye başlaması) önemli bir işarettir.Bu veri hastanelerde yatak işgal oranının artmasının, sağlık sistemi üzerindeki yükün katlanılabilir olmaktan çıkmasının da işareti gibidir. Diğer taraftan yoğun bakımda yatan hasta sayımızda da 1 ay öncesine oranla “azalma” yerine neredeyse “2 katına çıkma” eğilimi var. Her gün kaybettiğimiz insan sayısı ise kabullenilebilecek bir rakam olmaktan çoktan çıktı! Kısacası yeni vaka sayılarındaki artışı yalnızca test sayılarımızdaki artışla izah edemeyiz.Vaka sayılarındaki artışın sebebi test sayısındaki artış değildir. Daha net ve açık nedenler var: Rehavetimiz tavan yapmıştır. Dikkatimiz dağılmıştır. Virüsün etkisini kaybettiği şeklindeki yanlış bilgiler özgüvenimizi patlatmıştır. Çok daha önemlisi, toplu aktivitelere (sünnet, nişan, nikâh, cenazeler, taziyeler) izin verilmesi vaka sayılarında bugünkü patlamaların bir numaralı sebebi haline gelmiştir. Okulların açılması bu sayıları daha da arttıracaktır.Bana göre bu rakamlar sadece izlenmek, yalnızca bilgilenmek ve bilgilendirmek için kullanılamaz. Asla ve asla yok hükmünde de sayılamaz. Evet, acil bir durum yok. Başlangıçtaki olağanüstü önlemlere yeniden dönme noktasında olduğumuz da söylenemez. Ama ne yapıp etmeli, hızla ve ciddi bir şekilde yeniden derlenip toparlanmalıyız. Yoksa emin olun bu kışı farklı yaşayabiliriz. Hemen tedbir almazsak, hatalarımızı tekrarlamaktan vazgeçip yeni, farklı ve etkili stratejilere odaklanmazsak işimiz gerçekten zorlaşacaktır. Ve belki de işte o zaman başlangıçtaki olağanüstü önlemlere yeniden dönmek zorunda kalabileceğiz.