Altun: Ayasofya Camii’nin ibadete açılması 15 Temmuz dirilişimizin devamı niteliğindedir
İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Ayasofya'nın ibadete açılması ve yönetiminin Diyanet İşleri Başkanlığı'na devredilmesi kararını değerlendirdi. Altun, "Ayasofya Camii’nin ibadete açılması 15 Temmuz dirilişimizin devamı niteliğindedir" dedi. FETÖ operasyonlarıyla ilgili önemli açıklamalarda bulunan Altun "Onlara rahat vermeyeceğiz. 15 Temmuz’un, şehitlerimizin, gazilerimizin hesabını soracağız. Bizleri itibar suikastlarıyla, tehditlerle, kumpaslarla yıldıramadılar ve yıldıramayacaklar" dedi.
İletişim Başkanı Fahrettin Altun, 15 Temmuz 2016'da düzenlenen darbe girişiminin dördüncü yılı nedeniyle Hürriyet'e açıklamalarda bulundu.
"15 Temmuz milletimizin, lideriyle birlikte, bağımsızlık için, vatan için, onuru ve şerefi için canını ortaya koyarak yazdığı bu toprakların en değerli destanlarından, bağımsızlık deyince akla gelen sembollerden biridir. Şaşkınlığı, hüznü ve zaferi bir gecede, millet olarak birbirimize kenetlenerek yaşadığımız zamanın adıdır. Sadece bir darbe girişimi değil, aynı zamanda bir işgal girişimidir. İrademizi her yönüyle teslim almak için gelmişlerdi. Zaten milyonlarca insan bunun bilincinde olarak ölüme meydan okudu o gece" diyen Altun, "O gece yaşananlardan sonra ne değişti?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Çok açık ki gerek Türkiye içinde gerekse de dışarıda çok şey değişti. Küresel güçlerin Türkiye’ye karşı bakış açılarının lehimize değiştiğini hepimiz çok net gözlemleyebiliyoruz. Milletiyle, seçtiği lideriyle Türkiye’nin yekvücut olduğunu gördüler ve bu durum 15 Temmuz sonrasında çok şeyi belirledi. Türkiye’nin daha güçlü adımlar atmasını kolaylaştırdı. Uluslararası alandaki her politikamızın arkasında 80 milyon insanın olduğunu öğrendiler."
'FETÖ ile mücadele bugün en temelde uluslararası bir
mücadeleye dönüşmüştür'
Altun, "FETÖ ile mücadelede ne durumdayız?" sorusu
üzerine de şunları kaydetti:
"Darbecilerin ve diğer örgüt elemanlarının adalet önünde hesap vermeleri, en ağır şekilde ceza almaları sağlandı. Bunu sağlayabilecek çok az devlet vardır bugün dünyada. FETÖ ile mücadele bugün en temelde uluslararası bir mücadeleye dönüşmüştür. Türkiye, küresel bir aktör halini aldıkça FETÖ ile mücadelemiz dünyanın her yerinde daha güçlü bir şekilde gerçekleşiyor. Hep söyledik. Onlar kaçacak biz kovalayacağız. Ve yakalayacağız. FETÖ’nün birçok sözde yöneticisini yurt dışından kıskıvrak aldı geldi devletimiz. Onlara rahat vermeyeceğiz. 15 Temmuz’un, şehitlerimizin, gazilerimizin hesabını soracağız. Bizleri itibar suikastlarıyla, tehditlerle, kumpaslarla yıldıramadılar ve yıldıramayacaklar."
15 Temmuz sonrası sadece FETÖ değil PKK ile de önemli bir mücadele sürecine girildiğini ifade eden Altun, "Türkiye artık terör örgütleri parantezini kapatmak zorundadır. Sayın Cumhurbaşkanımız liderliğinde, bu örgütleri gerek kendi sınırlarımız içerisinde gerekse de kaynağında kurutmak için çok önemli bir irade ortaya konmuştur. Tabii bu noktada güvenlik birimlerimiz içindeki FETÖ unsurlarının temizlenmesi, terörle gerçekten mücadele edebilmenin zeminini yaratmıştır. Suriye ve Irak’ta çok önemli sınır ötesi harekatlar gerçekleşmiştir. Bölgenin ortasına bir terör devleti kurmaya çalışanların planları bu harekatlar ile bozulabilmiştir” diye konuştu.
'Dünyanın tepkisinin siyasi olduğunu artık hepimiz çok
iyi biliyoruz'
Altun, Ayasofya’nın ibadete açılması kararına yöneltilen tepkileri
ise şu sözlerle değerlendirdi:
“Ayasofya Camii’nin 86 yıl sonra yeniden açılması hayırlı olsun.
Tüm dünyaya, İslam alemine ve ülkemize hayırlar getirsin. Uzun
yıllar süren bu hasretlik Cumhurbaşkanımızın iradesi ile son
buldu. Nice dualar edildi saf yüreklerden bu hasretin bitmesi
üzerine. Nice sözler söylendi, nice dörtlükler yazıldı. Ayasofya
Camii’nin ibadete açılması 15 Temmuz dirilişimizin devamı
niteliğindedir. Siyasi hesaplarının vicdanlarını körelttiği çok
küçük bir kesim dışında hemen herkes
sayın Cumhurbaşkanımızın tarihi konuşmasını gözleri dolu
izledi. Cumhurbaşkanımız, tarihi konuşmasında konuyu çok açık ve
her yönüyle izah etti. Tarihi yönünü anlattı. Uluslararası
hukuk ve sözleşmelere nasıl uygun bir karar
olduğunun altını çizdi.
Milletimizin bu konudaki duygu ve düşüncelerini örnekler vererek
aktardı. 'Türkiye Cumhuriyeti’nin bayrağı neyse, başkenti
neyse, ezanı neyse, dili neyse, sınırları neyse, 81 vilayeti neyse,
Ayasofya’nın vakfiyesine uygun şekilde camiye dönüştürülmesi hakkı
da odur' sözleri her şeyi net bir şekilde ifade ediyordu.
Bununla birlikte dünyanın tepkisinin siyasi olduğunu artık hepimiz
çok iyi biliyoruz. Mülteci botu batıran, ülkeleri
yalanlarla işgal eden, terör örgütleriyle iş gören, darbecilere
destek ve meşruiyet sağlayan, yüz binlerce mülteci çocuğu kaybeden,
İslam düşmanlığını politika haline getiren kesimlerin, tarihten bu
yana her dinin her inancın özgür olarak yaşandığı ülkemize
söyleyecek tek bir sözü dahi yoktur.
'Kapıları herkese açık'
Ayasofya’nın kapıları dünyadaki herkese açık kalmaya devam edecek.
Herkes, tıpkı Sultanahmet Camii veya diğer camileri
ziyaret ettiği gibi Ayasofya'yı ziyaret edebilecek. Ayasofya’nın
yeniden cami olarak açılması, dini özgürlükler açısından bir
zaferdir. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye,
Van’daki Akdamar Kilisesi’ni,
Edirne’deki Büyük Sinagog’u ve birçok eski dini mabedi
onararak tarihimizin sembolleri arasına katmıştır. Diğer din
mensupları için yeni mabetler inşa edilmiştir. Kültürel mirasımızı
korumaya ve yüceltmeye devam edeceğiz.”