Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın'dan Atatürk ve hilafet tartışmalarıyla ilgili açıklama
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Diyanet İşleri Başkanı'nın tartışılan hutbesi ve hilafet tartışmalarıyla ilgili açıklamalarda bulundu.
Kalın, CNN TÜRK canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın hutbesinde Atatürk'e yönelik ifadelerin söz konusu olmadığını belirten Kalın, "Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'nin banisidir. Ona bırakın Ayasofya gibi bir yerde, herhangi bir yerde lanet okunmasını doğru kabul etmeyiz" dedi.
Kalın, Atatürk'ün vakfiyeyi kaldırmadığını söyleyerek, "Dönemin şartlarında müze olarak kullanılması için bir karar verilmiş. Tekrar camiye dönüştürülmesiyle ilgili araya bir süre girmiş. Burada 'Atatürk'e lanet okudu' demek iyi niyetli olmaz. Müzeye çevrildikten sonra da Ayasofya korunmaya devam etmiş, bir müze olarak korunmuş. Burada biz de böyle bir şeyi asla kabullenmeyiz" ifadelerini kullandı.
'Suni bir gündem'
Kalın, hilafet tartışmalarıyla ilgili olarak ise, "Burası
üzerinden bir rejim tartışması başlatmak suni bir gündemdir.
Türkiye'nin böyle bir gündemi yok. Bizim amacımız halkın demokratik
iradesine dayalı tam bağımsız, 2023'te Türkiye'yi olması gereken
yere getirmek olmalıdır" diye konuştu.
'Atatürk'e dil uzatıldı' ve 'hilafete gidelim' demenin, Ayasofya başarısını gölgeleyeceğini ifade eden Kalın, "Hayırlı bir iş yapıldı, bizi buluşturan bir sembol olsun Ayasofya. Ne Atatürk'le ilgili tartışmalar, böyle bir kastın olmadığının görülmesi lazım. Hilafet tartışması yersiz, lüzumsuz bir tartışmadır. İlmi, dini, siyasi olarak da tartışmanın zemini bu değildir" dedi.
'Sosyal medyada kullanıcılarının görüşlerini özgür şekilde ifade
etmelerinde engel olmayacak'
Kalın, sosyal medya düzenlemesi tartışmalarına ilişkin
ise şunları söyledi:
"(Düzenleme sansür mü?) Hayır. Böyle algılayanlar var, saygı duyuyorum. Sosyal medya ticari bir mecradır. Para kazanıyorlar. Bunlar da bir hizmet sunuyorlar. Karşılaştığınız bir sorun olduğunda bir muhatabınız olmak zorunda. Sosyal medya platformlarında böyle bir imkanınız yok. Mahkemeye götürüyorsunuz fakat, mahkeme bir karar verdiğinde, bunun önlenmesini istiyorsunuz, bunu uygulayacak şirketin bir ayağı yok. Burada vergi ödemeleri gerekir, ikincisi de içerikle ilgili paylaşılan konular ya da oradaki trafikle ilgili bir hukuki muhataplığın olması lazım. Amerika'da, İrlanda'da, bazı Avrupa ülkelerinde var. Burada ofis açmadan faaliyet gösterebileceklerini düşünüyorlar ve bunu da gidebileceği yere kadar götürecekler, böyle düşünüyorlar.
Sosyal medya kullanıcılarının görüşlerini özgür bir şekilde ifade etmelerinde bir engel yok, olmayacak. Almanya örneğine baktılar. 2016-17'de çıkarttıkları kanunlar var. Kural şu; Gerçek dünyada suç olan sanal dünyada da suçtur. Muhalefet edenlerin takıldığı yer, hakaretin kriteri ne olacak? Doğru bir soru. Bunu birlikte oluşturacağız. Ne hakarettir, ne değildir? Bunun sınırı nedir? Bir siyasetçi eleştiri konusu olabilir ama bunun da bir sınırı olmak zorunda değil mi? O kişi saldırıya uğradığında, kendimizi onun yerine koyalım. Ne yapabilir bu kişi? Yapabileceği tek şey o mecranın kendi aleyhine kullanılmasını önlemek. Mahkeme karar aldığında muhatap bulması lazım. Düzenlemenin özü bu.
Sosyal medya şu anda çok kirlendi. Aynada bizim tekrar kendimize bakmamız lazım. İnanın benim yüzüm kızarıyor, bakmamaya çalışıyorum. Bu seviyesizliği kimse savunmuyor ama bu da kanuni düzenleme ile aşılacak bir sorun değil. Daha başka bir şey yapmamız lazım. Etik kuralları temel alan bir ahlak ve kültür geliştirmemiz lazım."
'Ne Yunanistan buradan gidecek ne biz
gideceğiz'
Ege ve Doğu Akdeniz'deki son gelişmelerle ilgili de açıklamalarda
bulunan Kalın, "Ne Yunanistan buradan gidecek ne biz
gideceğiz" diyerek şöyle devam etti:
"Alman basını abartmış, savaşın eşiğine gelme olmadı. Merkel'in yapıcı bir yaklaşımı oldu. Bundan dolayı Merkel'in AB içinde çok eleştiriye muhatap olduğunu da biliyorum. Bizim de yaklaşımımız buna son derece olumlu oldu. Yunanistan bizim sınır komşumuz. Bu coğrafyadayız. Ne Yunanistan buradan gidecek ne biz gideceğiz. Temel sorun, Ege'de adalar ve Doğu Akdeniz'de kıta sahanlığı ile ilgili boşluklar var, bununla ilgili tanımlama yok. Buna örnek Yunanistan ile İtalya arasındaki anlaşmaydı. Dedik ki, benzer bir şey yapabiliriz. Siz Meis'in diğer Yunan adaları gibi işleme tabi tutarsanız bizi Antalya Körfezi'ne hapsetmiş olursunuz. Biz ön koşulsuz olarak Yunanistan'la bu konuları konuşmaya hazırız. Ön koşulsuz bir şekilde hazırız. Bir diğer süreç de Kıbrıs'ta iki kesimin ihtilaflı bölgelerle ilgili müzakerelere başlaması olmalı. Biz de diyoruz ki, gelin bunları da onlar kendi aralarında konuşsunlar. Herkes kendi kıta sahanlığında arama çalışmalarına devam etsin, ihtilaflı yerlerde de ortak proje yapsınlar."
'Cumhurbaşkanımız yapıcı olalım ve bir müddet
bekletelim' dedi'
Doğu Akdeniz’in ‘bir barış denizine dönmesi
için’ Türkiye’nin her çabayı göstermeye hazır olduğunu
belirten Kalın “Oruç Reis’in arama tarama yapması planlanan
yer aslında Meis adasına 180 km uzakta” dedi.
Söylenenlerin aksine adaya çok yakın bir yerde arama olmayacağını belirten Kalın “Buna rağmen cumhurbaşkanımız yapıcı olalım ve bir müddet bekletelim' dedi” diye konuştu.
'BM çatısı altında bir ateşkese biz varız'
Libya'da ise Hafter'in petrolü kullanarak kendi savaşını
finanse etmeye çalıştığını vurgulayan Kalın, "Serrac hükümeti
ateşkes için şartların olgunlaşması lazım diyor. Bu da fiili
bölünmeye götürmemeli Libya'yı. Meşru aktörlerle muhataplarla
siyasi süreci iletletmek gerekir. Cumhurbaşkanımız cumartesi günü
sayın Serrec'ın İstanbul'da kabul etti, bunun detaylıca konuştular.
Ateşkese tarafız, destekliyoruz, karşı değiliz. BM çatısı altında
bir ateşkese biz varız" dedi.
Kalın, Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarını işgal ettiğini ifade etti ve Ermenistan'ı 'işgalci' olarak tanımladı. Misk grubunun Ermenistan-Azerbaycan sorununu çözmede etkili olamadığnı vurgulayan Kalın, "Minsk Grubu diye bir yapı var. Amerika, Fransa ve Rusya'nın içinde olduğu. Bugüne kadar çözüm üretemedi. Her birinin siyasi hesabı oldu. Tovuz ile defa Ermenistan-Azerbaycan sınırında gerçekleşti, bu anlamda bu tehlikeli bir gelişme. Cumhurbaşkanımızın yaklaşımı, biz Azerbaycan'ın yanındayız. Sayın Putin'e de açık şekilde iletti. Hatta siz de Ermenistan'la olan ilişkinizle bu gerilimi düşürtün dedi. Orada Azerbaycan'ın sivil hedeflerini vururuz açıklaması yapan da Ermenistan tarafı. Askeri tatbikatı yapan Rusya. Bizim de Azerbaycan ile tatbikatımız olacak. Azerbaycan'a tehdit nereden gelirse gelsin, Türkiye sonuna kadar Azerbaycan'ın yanında olmaya devam edecektir" diye konuştu.