Yenidoğan çetesi davasında iki hemşireden pişkin savunma! Cansu Akyıldırım eski sevgilisi Fırat Sarı'ya toz kondurmadı
Yenidoğan Çetesi davasında sanık hemşire Cansu Akyıldırım, Fırat Sarı’nın hesabına gönderdiği paraların “motivasyon amaçlı” olduğunu ifade etti. Diğer sanık hemşire Çağla Durmuş ise Sarı’nın, maddi kazanç sağlamak amacıyla hastaları gereksiz yere entübe olarak gösterdiğini söyledi.
Yenidoğan Çetesi davasında sanık hemşire Cansu Akyıldırım, Fırat Sarı’nın hesabına gönderdiği paraların “motivasyon amaçlı” olduğunu ifade etti. Diğer sanık hemşire Çağla Durmuş ise Sarı’nın, maddi kazanç sağlamak amacıyla hastaları gereksiz yere entübe olarak gösterdiğini söyledi.
İstanbul’da bebekleri anlaşmalı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek haksız kazanç sağlamak ve kusurlu davranışlarla ölümlerine neden olmak iddiasıyla yargılanan 47 sanık hakkındaki davanın duruşması dün de devam etti. İlk celsenin üçüncü oturumu, tutuklu sanık hemşire Cansu Akyıldırım’ın savunmasıyla başladı. Fırat Sarı’nın şirketinden hastanesine tıbbi danışmanlık aldığını belirten Akyıldırım’a, iddianamede yer alan hesap hareketleri soruldu. Akyıldırım, Sarı’dan kendisine gelen paraların motivasyon amaçlı olduğunu belirterek, “Fırat Bey bana aylık olarak toplu para gönderirdi, ben de bu parayı motivasyon amaçlı ekibe dağıtırdım” dedi.
‘MAAŞLA GEÇİNİYORUM’
Milliyet'ten Çiğdem Yılmaz'ın haberine göre; Akyıldırım’ın ardından tutuklu sanık Hemşire Çağla Durmuş savunma yaptı. Durmuş, “Ben herhangi bir örgüte üye değilim, örgütün varlığından da haberim yok, böyle bir örgüt olduğunu düşünmüyorum. Hiçbir hastayı ihmal edecek bir davranışta bulunmadım. Maaşla geçinen bir insanım, dolandırmış olsam çok daha fazlasını yapardım” dedi. Mahkeme Başkanı, İlker Gönen ile Çağla Durmuş arasında geçen “Ölüyor mu, ne yaparsa yapsın, ben bırakıyorum” konuşmasını sordu. Durmuş da “Orada ‘Düşünmeyi bıraktım’ demek istedim. Hastayı değil, düşünmeyi bıraktım. O an malzeme eksikliğinden dolayı çok gergindim. Bir dönem gerçekten hastanede ciddi sıkıntılar yaşıyorduk” şeklinde konuştu.
‘YANLIŞ HATIRLAMIŞIM’
Yalova’dan Özel Bağcılar Medilife Hastanesi’ne sevk edilen Havvanur Karakoç’un ölümünün sorulması üzerine de Durmuş, “Bebek kötüleştiğinde hemşire beni çağırdı ve beslenme sonrası kötüleştiğini söyledi. Hastanın müdahalesine başladık, entübe ettik. Bu esnada da İlker Gönen ve Dursun Bey’e haber verdik. Dursun Bey damar yolu da açıyor ama hasta dönmedi. İlk ifademde Dursun Bey’in hastanede olmadığını söyledim ama yanlış hatırlamışım.
Müdahale esnasında hastanede bulunuyordu ancak alan içerisinde değildi. Çağırdık, geldi. Hastanın klinik durumu zaten kötüydü, bir anda öldüğü için üzüldüğümü belirtiyorum telefon konuşmasında” diye konuştu. Bebeğin beslenmediğine ilişkin iddialarla ilgili de Durmuş, “Bu hasta beslendi. Hem damardan hem mideden beslenmesi yapıldı. Bilirkişi raporu neye göre yazıldı bilmiyorum ama beslenmesinin yapıldığını hatırlıyorum. Ben beslenme yapmıyorum, hasta bakmıyorum. Hemşirelerin beslediğini biliyorum” dedi.
Durmuş, “Fırat Bey, bazı dosyalarda bizden değişiklik yapmamızı istiyordu. Biz de hemşirelere söylüyorduk. ‘Üçüncü basamakta göster, entübe göster’ gibi şeyler istiyordu. Bunu yapmaktaki amacı da kazançtı” diye konuştu.
HASTANE YÖNETİMİ BİLİYOR MU?
Çapraz sorguda Durmuş’a yapılan usulsüzlüklerden, eksikliklerden hastane yönetiminin haberi olup olmadığı soruldu. Durmuş, “Çalıştığım hastane çok el değiştirdi. Yönetimden kimlerin bildiğini, anlaşmayı ben yapmadığım için bilmiyorum. Haberleri vardır herhalde ancak malzeme eksikliğinden haberdardılar” şeklinde konuştu.
ÜÇ YILLIK İLİŞKİLERİ VARMIŞ
Mahkeme Başkanı, Cansu Akyıldırım’a, “Fırat Sarı ile samimiyetin var mı?” diye sorunca, Akyıldırım, 2021-2023 yılları arasında yaklaşık üç yıllık bir ilişkileri olduğunu söyledi. Mahkeme Başkanı, Akyıldırım’a “Hasan Basri Gök, Hakan Doğukan Taşçı ve Hüseyin Günerhan ile husumetin var mı?” diye sordu. Akyıldırım, “Sevmem ama saygı duyarım. Tam husumet diyemeyiz ama birbirimizden hoşlanmayız” yanıtını verdi. Duruşma savcısı, bir bebeğin hastanede ölmesine ilişkin sürece dair Akyıldırım’a TRG Hastanesi’nde olmadığı halde bebeğe müdahale ettiğini, bunun legal olup olmadığını sordu. Sanık Akyıldırım soruyu şu şekilde yanıtladı: “Birinci Hastanesi’ndeyken servise bir hafta kadar gidip baktım. Hastane yönetimlerinin de haberi vardı. Orası işletme olduğu için dış nöbetçi de alıyorduk. Bu şekilde düşünürsek legal olduğumu düşünüyorum.”
Hürriyet'ten Musa Kesler'in haberine göre, hemşire Cansu Akyıldırım, savunmasını yaparken gayet kendinden emindi. Düzgün ve vurgulu bir Türkçe kullandı. İki elini kürsünün iki yanına koymuş, bir kalabalığa konuşma yapıyor havasındaydı. Hiç duraksamadı. Avukatların ısrarlı sorularına da tereddütsüz cevap verdi. Sanki bebeklerin ölümünden sorumlu tutulanların yargılandığı bir davada değildi. Ne üzgün ne endişeliydi. Baştan sona aynı tonda ve aynı tavırdaydı. Bazı telefon konuşmalarını hatırlamadığını söyledi. Çapraz soruları savuşturmaya çalıştı. Hiçbir suç veya kusur kabul etmedi. Mahcup veya mahzun bir sanık gibi değil başkalarına sorumluluk yükleyen bir tavırla konuştu. Medyayı suçlamayı da ihmal etmedi. İtiraf niteliğinde ifadeleri olan Hakan Doğukan Taşçı ve Hasan Basri Gök’ün anlattıklarından rahatsızdı. Onlarla hasım olduğunu da iddia etti. Eski sevgilisi Fırat Sarı’ya da adeta toz kondurmadı. “Hafta sonu bile hastalara bakmaya gelirdi” diyerek ona sahip çıktı. Kendi masumiyetinden şüphesi olmadığı gibi bir örgüt olmadığından da emindi. Fırat Sarı onu dikkat ve ilgiyle dinliyordu. Eski sevgililer göz göze gelmedi.
‘BEBEĞİ BİSKÜVİ KUTUSUYLA TESLİM ALDI’
Bebek için “fişi çek” talimatında bulunduğu iddia edilen sanık doktor Rıza Keykukubad da savunma yaptı. 20 yıllık doktor olduğunu söyleyen sanık, “Kaya Bebek 15 Kasım tarihinde vefat etti. Eşim o tarihte hastanede çalışmıyordu. Başhekim bana 15’inde iş başı yapabilirsiniz demişti. Bebek Kaya, hastaneyle iş anlaşması yaptığım sırada vefat etti. Hastaneden ayrıldıktan 16-17 saat sonra bebek ex oldu” dedi. Duruşmada söz alan Kaya bebeğin ailesinin avukatı, müvekkilinin çocuğunu bisküvi kutusuyla teslim aldığını ve sanığın ifadelerini kabul etmediklerini belirtti.
‘BİZİ YÖNLENDİREN DOKTOR YOKTU’
Dünkü oturumda Damla Atak da savunmasını yaptı. Kaya bebeğin ölümüne ilişkin ihmali bulunmasına dair hiçbir suçlamayı kabul etmediğini söyleyen Atak, “Bebeğin akciğerleri kanıyordu, başhekimime yazdım. ‘500 gram kanıyor hocam’ diye mesaj attım. Sabah Ali Bey, başhekim olarak yoğun bakıma geldi ve yapılacakları sordu. Yapılması gerekenlerin yapıldığını söyledim ama zaten bizi yönlendiren bir doktor yoktu. Yenidoğan yoğun bakımında gece nöbetçi kalan bir doktor yoktu Güney Hastanesi’nde. Daha sonra klinikten Oktay Bey’i getirdi. Ancak Oktay Bey, yenidoğanla ilişkili bir doktor değildi. Kendisi çocuk alanında uzman bir doktordu. Daha sonra doktor Rıza Keykubad gelip hasta baktı ve ‘Yapılacak her şey yapılmış’ dedi, ekstra bir tedavi de talep etmedi. Rıza Bey, çocuk doktoru da değilmiş zaten. O süreçte Şeyhmus Bey’in kaşesi vardı ama Şeyhmus Bey hiçbir şekilde bebeğe bakmadı, müdahalesi yoktur” dedi.
‘ÇOCUK DOKTORU DEĞİLMİŞ’
Kaya bebeğin ölümünden kendisinin sorumlu tutulduğunu, bebeği hemşire yardımcısı Batuhan’a bıraktığı için suçlandığını söyleyen Atak, “Batuhan gece sorumlusuydu. O gece Batuhan’ı bıraktığım için Kaya bebeğin ölümünden sorumlu tutuluyorum. Batuhan hemşire yardımcısı ama bana gece sorumlusu olarak tanıttılar. Batuhan’a bırakıp eve gittim ama bebeğin acil bir durumu yoktu. Bebeğin kötüleşmesi durumunda aranmadım. Aransam gider miydim? Giderdim. Zaten ben orada olsaydım, sorun değişmeyecekti. Yine bebek ölecekti, yine ihmalden sorumlu tutulacaktım. Rıza Bey de ifadesinde, Kaya Bebek’i görmediğini söyledi ama benim yanımda gördü. Görmemesi mümkün değil. Bebeği görmeyen biri neden Batuhan’a, ‘Çek fişi, gitsin yaşayamaz’ diyor? Rıza Bey’i de çocuk doktoru sanıyorduk ama değilmiş. Bir şey sorduğumuzda ‘cevap iletildi’ şeklinde geliyordu. Eşi Hilda Hanım’ın dediklerini bize iletiyordu” diye konuştu.
Mahkeme Başkanı’nın, “Bebeğin ölümünden sonra hastaneye denetim geldi mi?” sorusuna Atak, “Normalden daha kapsamlı bir denetim yapıldı. Denetim sonrası Ali Bey yanıma geldi, ‘Gece doktoru Hilda Hanım’ın geldiğini söyleyelim’ dedi. Çünkü Hilda Hanım’ın kaşesi kullanılıyordu.” dedi. Duruşma diğer sanık savunmaları için bugün saat 09.30’da tekrar görülecek.