BDDK'dan kalkınma ve yatırım bankalarına yönelik yeni kredi sınırı düzenlemesi!
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), kredi risk yoğunlaşmalarını azaltmak amacıyla kalkınma ve yatırım bankalarının vereceği kredilerde yeni sınırlandırmalar getirdi. İşte detaylar…

Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te F5Haber'e abone olun
F5Haber'e Google News'te abone olun
Abone OlBDDK'dan Kredi Risklerini Yönetmeye Yönelik Yeni Karar
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), kalkınma ve yatırım bankalarının kredi verme süreçlerine yönelik önemli bir düzenlemeye imza attı. Yeni karar, bankaların bir kişi ya da bir gruba verebileceği kredileri ana sermayelerine göre sınırlandırmayı öngörüyor. Bu düzenlemenin, kredi risk yoğunlaşmalarını azaltarak daha sağlıklı bir finansal ekosistem oluşturmayı hedeflediği açıklandı.
Kredi Sınırları Kaldıraç Oranına Göre Belirlenecek
BDDK açıklamasında, "Bankaların Kaldıraç Düzeyinin Ölçülmesine ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmelik" doğrultusunda kredi sınırlarının, bankaların kaldıraç oranlarına bağlı olarak belirlendiği ifade edildi. Kaldıraç oranı düştükçe daha ihtiyatlı kredi sınırlarının uygulandığı bu modelde, bankaların yeni oranlara uyum sağlaması için kademeli bir intibak süresi tanındı.
Kimler Hariç Tutuldu?
Bu uygulamadan, İstanbul Takas ve Saklama Bankası AŞ ile İller Bankası AŞ'nin muaf tutulduğu belirtilirken, diğer bankaların belirlenen oranlara uygun olarak kredilendirme yapması gerektiği vurgulandı. Ayrıca, 2020 yılından sonra kurulan kalkınma ve yatırım bankaları için özel bir geçiş süreci öngörüldü.
Uygulama Süreci ve Muafiyetler
BDDK, yönetmelik kapsamında belirlenen kredi sınırlarının ihlali durumunda, bankalara belirli sürelerde uyum sağlama şansı tanıyacağını ve bu süre zarfında idari yaptırımlara başvurulmayacağını duyurdu. Bunun yanı sıra, 3 yıldan uzun vadeli proje ve yatırım kredilerinin bu sınırlamalardan muaf tutulduğu belirtildi.
BDDK'nın Hedefi Ne?
Kurumun asli hedefinin, kalkınma ve yatırım bankalarının yatırım kredisi sağlama fonksiyonlarını koruyarak risk yönetimini güçlendirmek olduğu ifade edildi. Bu düzenleme, hem yerel hem de uluslararası yatırım ortamında daha dengeli bir yapı oluşmasına katkı sağlayabilir.