‘Kabul edilmek otizmi kabullenmekten daha zor’

Güncelleme Tarihi:

‘Kabul edilmek otizmi kabullenmekten daha zor’
Oluşturulma Tarihi: Mart 30, 2025 07:005dk okuma

2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü yaklaşırken üniversitede sosyal hizmetler bölümünde okuyan Deniz  Köse ve annesi Buket Köse’yle buluştuk. Onlarınki bir ‘otizm masalı’... Buket Köse “Bir okulda ya da eğitim sisteminin içinde kabul edilmek o kadar zor ki, bu süreç Deniz’in otizmini kabullenmekten daha zordu. ‘Bu çocuğun yeri burası değil’ diyenler oluyor ve bu çok acıtıcı” dese de anne-oğul pozitif enerjileriyle zorlukların üstesinden geliyorlar.

Haberin Devamı

Deniz Köse 20 yaşında. Üniversitede okuyor. @otizmmasali Instagram hesabında paylaşımlar yapan annesi Buket Köse 13 yıldır her gün onunla okula gidiyor. “Amacım bağımsız bir birey olarak hayata tutunması. İleride kendi başına yaşayabilecek bir birey olabilmesi önemli” diyor.

Deniz’in doğumuyla başlayalım...

Deniz ikinci çocuğum. Doğduğunda 39 yaşındaydım. İlk bebeğimize çok genç yaşta sahip olmuştuk. Deniz’in doğumu bizi çok mutlu etti. İlk bir sene her şey çok yolundaydı. Ben biyoloji öğretmeniydim, eşim de doktor. Büyük oğlum lisedeydi. Yürümesinde, ilk hece ve kelimelerinde sorun olmadı.

Sonra... Nasıl bir farklılık olduğunu düşündünüz?

18 aylıkken parkta diğer çocukların farkında değil gibi davrandığını gördüm. Bazı takıntıları da vardı. Yolda yürürken bütün apartmanların bahçe kapısını kapatırdı ama biz bunu ‘ne akıllı’ diye yorumlardık. 19 sene önce otizm hakkında çok bilgi yoktu. Gazetede otizmle ilgili bir yazı gördüm ve bazı belirtilerin Deniz’de olduğunu düşündüm. Etrafımdakiler “Çok abartıyorsun” dedi ama anne şüpheleniyorsa mutlaka üzerine gidilmeli. Çocuğumuzu bir kulak testine götürmemiz gerektiğini söyledim. Sonra da nöroloji doktoruyla görüşmemiz oldu.

Haberin Devamı

Kabullenme süreci zor muydu?

Bir yıla yayılan bir süreçti. O doktora gidiyorum, bu doktora gidiyorum. ‘O’ harfiyle başlayan o şeyi duymak istemiyorum... O yas süreci, şok ve inkâr sonrasında kabullenme ve depresyon zamana yayıldı böylece.

Tanıdan sonra neler yaptınız?

Adı ne olursa olsun bir sorunla karşı karşıyaydık. Eşim, oğlum, kız kardeşlerim müthiş destek oldular. Araştırmaya başladık, özel eğitim de hayatımıza girdi. Çok önemi var ama tek başına mucize yaratamaz. Öğretmen öncülük ediyor, bir yol haritası oluşturuyor ve sizin de evde çalışmanız gerekiyor.

‘Biz de varız’ çığlığı

“Deniz’in dünyasını en iyi anlatan resimleri, renkleri oldu” diyorsunuz...

Grafiker bir arkadaşımızın Deniz’in yetenekli olduğunu söylemesi ve yarışmalarda ödül almasıyla sergiler hayatımıza girdi ve resim sayesinde sesimizi duyurduk. Aslında bir çığlık atıyorduk “Biz de varız” diye... Deniz “Otizmliyim ama benim de yapabildiklerim var” diyordu. Ortaokul bittiğinde güzel sanatlar lisesine gitmesine karar verdik.

Haberin Devamı

Deniz 20 yaşında ve siz 13 senedir her gün onunla okula gidiyorsunuz. Sizi üzen şeyler olmuştur...

Olmaz mı, oldu. 5 kez anaokulu değiştirdik. Uyum sağlamada sorunlar oluyordu. Deniz 7 yaşındayken öğretmenliği bıraktım, öğrenciliğe geçtim. 13 senedir sabah 8’de çıkıyorum, akşam eve geliyoruz. Eve gelince de çalışıyoruz. Sınıf annesi oldum, okul aile birliğinde çalıştım. Çünkü kabul görmek kabul etmekten daha zor. Bir okulda ya da eğitim sisteminin içinde kabul edilmek Deniz’in otizmini kabullenmekten daha zordu. Çünkü karşınızda bir kurum var ve size diyor ki: “Bu çocuğun yeri burası değil.” Bu çok acıtıcı ve ‘yeri burası değil’i aşmak için çok çaba harcadım. Son yıllarda eğitim sisteminde gölge abi-abla veya yardımcı öğretmenle sınıfta bulunmak gibi pozitif gelişmeler var. Umarım daha da iyi olur.

Haberin Devamı

Güçlü durmayı nasıl başardınız?

Profesyonel desteklerim oldu ama en önemlisi aileniz... Bir de çocuklara çok güvendim. Deniz’in okullarında hep ilk kazandığım, sağlam bağlar kurduğum çocuklar oldu. Empati kurdum ve belki biraz da düşündürdüm. Mevlana demiş ya, hamdım, piştim, yandım... Yanmanın ne demek olduğunu herhalde anlıyorum gibi geliyor bana. Yanıyorsunuz, evet ama o ateş başka insanlara da sıcaklığı geçirebiliyor. Bundan daha güzel bir şey olabilir mi?

Üniversitede neden sosyal hizmetler bölümünü tercih ettiniz?

Başta birlikte aşçılık okuluna gitmeyi istedik. Doğuş Üniversitesi’nde aşçılık birinci tercihimizdi. Lisede aşçılık okuyanlar öncelikli alınıyormuş. Dolayısıyla sosyal hizmetleri kazandı. Sosyal hizmetler Deniz gibi çocuklara hizmet veren bireyleri yetiştiren bir alan. Yani zaten bu eğitimi alıyorlar. Şans mı bilmiyorum ama çok doğru bir karar oldu. Doğru zamanda, doğru yerdeyiz.

Haberin Devamı

Ders notları alıyorsunuz ve hatta diğer öğrencilerle de paylaşıyorsunuz...

Evet. Deniz’in not alması imkânsız, ben de derse girmiyorum. Önce çocukların defterlerinden fotoğraf çekmeye başladım ama bilemediğimiz bir dersi bir konu haline getirmek öyle zor ki! Onları düzenli hale getirmek için daha sistemli çalışmaya başladım. Notları topladım, eve gidip özetler yazdım, renkli kalemlerle süsledim. Öğretmenim ama her yıl bir öğrenme yöntemi bulmaya başladım. Öğretmenlerle iletişime geçip hangi konulara ağırlık vermem gerekiyor soruyorum.

Üniversite Deniz’e neler katıyor?

Amacım Deniz’in bağımsız bir birey olarak hayata devam etmesi. Yaşıtlarıyla bir sosyal ortamda olması çok kıymetli. Arkadaşları onun için birer rol model. Dolayısıyla kendi gibi olanlarla veya evde tek başına en iyi imkânlarla bile olsa burada arkadaşlarıyla birlikte yaşadıklarını ben ona yaşatamam.

Haberin Devamı

‘Kabul edilmek otizmi kabullenmekten daha zor’

 

SINIF ARKADAŞLARI DENİZ’İ ANLATIYOR...

Fatma Yağmur Ermiş: ”Deniz’in bizim sınıfta olması bana gurur veriyor. Tarih bilgisi yaşıtlarımıza göre çok geniş, o bizi çok şaşırtıyor.”

Muharrem Can Doğan: “Çok iyi biri. Bizimle her şeyini paylaşıyor. Resimleri bayağı güzel.”

Şevval Özdemir: “Annesinin Deniz’e böyle destek olması çok güzel. Buket Hanım bizimle sürekli iletişim halinde.”

Esen Gül Durak: “Çok güzel adaptasyon sağladı. Deniz’i aşırı güzel yetiştirmişler. Derste not alıyor, yazamadığı yerde tahtanın fotoğrafını çekiyor. Hatta bir not defteri var, derste anlatılanları yarım yazdıysa düşük, tam yazıyorsa 100 veriyor, kendi kendini puanlıyor.”

 

‘DÜŞÜK NOT ALIRSA RAHATSIZ OLUYOR’

Burcu Aydan, Doğuş Üniversitesi Sosyal Hizmetler Programı Öğretim Üyesi ve Deniz’in akademik danışmanı

Deniz’in ilgi alanlarına dair belirgin bir tutkusu var ve bunu sınıfa da taşıyor. Atlar, Amerika’daki kovboy kültürü ya da o hafta merak ettiği herhangi bir konu... Her derse yeni bir gündemle geliyor ve anlattıklarıyla çevresindekileri de sürece dahil ediyor. Arkadaşları tarafından sevilen, yokluğu fark edilen biri. Düşük not aldığında rahatsız oluyor. Bu hassasiyeti, onun için akademik sürecin sadece sınıfta var olmaktan ibaret olmadığını gösteriyor.

‘Kabul edilmek otizmi kabullenmekten daha zor’

 

‘BİZE HER GÜN YENİ BİR PENCERE AÇIYOR’

Damla Akarsu Aydın, Doğuş Üniversitesi Sosyal Hizmetler Programı Öğretim Üyesi

Deniz’in azmini, öğrenme tutkusunu kelimelere sığdırmak zor. O, dünyayı takip eden, güncel olayları sınıfa taşıyan biri. Aklı sürekli hareket halinde. Bir bakıyorum, o hafta içinde önemli bir tarih varsa hemen söz alıyor ve ‘Hocam, bugün 18 Mart, Çanakkale Zaferi’nin yıldönümü, Nusret Mayın Gemisi’nin resmini çizdim, bakmak
ister misiniz” diye soruyor. Bu, bir ezber sorusu değil; gerçekten merak ettiği bir şey. Üstelik yalnızca anlatmakla kalmıyor, sorular sorarak sınıfın geri kalanını da düşündürüyor. Sosyal bir köprü gibi, herkesle bağ kurabiliyor. Önyargıları yıkan, farklılıkları kucaklayan bir enerjisi var. Onunla her ders, ezberlerin bozulduğu bir deneyim. Deniz öğrenmenin iki yönlü bir süreç olduğunu bana tekrar tekrar hatırlatıyor. Kalıpların dışına çıkmanın, farklı düşünmenin ve kendi yöntemleriyle öğrenmenin ne kadar değerli olduğunu gösteriyor. Bize her gün yeni bir pencere açıyor. Bu yolculukta ben de onun öğrencisiyim.

BAKMADAN GEÇME!