Paylaş
204. madde şöyle: “Bir resmi belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren veya sahte resmi belgeyi kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturmayı ayrıca TCK’nın 220’nci maddesine göre de genişletmiş durumda. TCK’nın 220’nci maddesi de şöyle: “Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt kuranlar veya yönetenler, örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olması halinde dört yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Soruşturma konularına göre ortada organize bir şekilde resmi belgede sahtecilik suçlaması var.
Yazımın başlığında kısa süre önce bir başka soruşturma kapsamında mal varlıklarına tedbir konulan reklamcısı Necati Özkan’ın yazdığı “Kahramanın Yolculuğu” kitabından esinlendim.
YÖK ve İstanbul Üniversitesi’nin raporu ve savcılığın soruşturmasına göre; Necati Özkan’ın “Kahraman” diye pazarladığı Ekrem İmamoğlu’nun yolculuğu 1990’da resmi belgede sahtecilikle başlamış.
ORGANİZE DİPLOMA YOLSUZLUĞU
YÖK’ün 17 Şubat 2025 tarihli raporu, 24 Şubat’ta İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’ne gönderildikten sonra kurulan İnceleme Komisyonu, usulsüz yatay geçişin sadece İmamoğlu ile sınırlı olmadığını, aralarında üniversite çevresinde yetkili, etkili ve ilişkili masonların, işadamlarının, subayların, avukatların, sayıları 100’ü aşan çocuklarının bulunduğunu ortaya çıkardı. Bu tespitler yalnızca 1990 yılına ilişkin inceleme sonuçları.
İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü, bağlı tüm fakülte dekanlığı ile yüksekokul müdürlüklerine 1987 ile 1992 yılları arasında gerçekleşin yatay geçişlerle ilgili dosyaları göndermesini istedi. Bu da incelemeden sonra araştırmanın derinleştirileceği anlamına geliyor.
Rektörlük, bundan sonra bir de Soruşturma Komisyonu kurarak o dönemde üniversite içinde buna yardımcı olan dönemin tüm yetkilileri ve işlemlerde imzası bulunanlarla ilgili adımları atacak.
Tamamlanan İnceleme Raporu ise suç ve sorumlular yönünden soruşturmayı yürüten savcılığa, bilgi için YÖK’e, usulsüz yatay geçiş yapanların diplomalarının geri alınması dahil idari işlemlerin gereğini yapması için İşletme Fakültesi Dekanlığı’na gönderilecek.
İnceleme Komisyonu raporunda, İmamoğlu’nun adı başkalarının hakkını yiyen diğerleri gibi sadece bir isimden ibaret. Ama onu özel kılan, sözü edilen yıllarda para babalarından KKTC’ye, KKTC’den İstanbul Üniversitesi’ne uzanan organize bir usulsüzlüğün ortaya çıkmasını sağlayan bir detay olması.
Öyle bir detay ki KKTC’den usulsüz yatay geçiş yapılan Girne Amerikan Üniversitesi adına organizasyonu yapan yöneticisi Özalp Tozan’ı referans göstererek belki de tüm düğümün çözülmesini sağlayacak.
Ekrem İmamoğlu’nun başvuru formunda referans gösterdiği GAÜ ortağı ve yöneticisi Özalp Tozan
KİLİT İSİM, İMAMOĞLU’NUN REFERANSI ÖZALP TOZAN
1985’te Amerika’daki Southeastem Üniversitesi’nin Kıbrıs’taki kampusü olarak faaliyete başlayan Girne Amerikan Üniversitesi’nin kurucu direktörü ve eski ortağı olan Özalp Tozan, üniversitenin YÖK tarafından tanınmadığını en iyi bilen kişi. Tozan bunu şöyle anlatıyor: “GAÜ, ABD’deki üniversite ile bağını kesip bağımsız bir üniversite olunca, 1993’te YÖK tarafından tanındı.”(Sabah 14.03.2025)
Tozan, GAÜ’ye nasıl kayıt yaptıklarını şöyle özetliyor: “Ekrem İmamoğlu ve diğer öğrenciler ücretini yatırıp okula kaydını yaptırırdı. Bunun için bir sınav sonuç belgesi istenmedi ya da yeni bir sınava tabi tutmadık.”
YÖK’ün konuyla ilgili hazırladığı 17 Şubat tarihli raporda, YÖK’ün sırayla İstanbul Teknik, Trakya ve Marmara Üniversitesi’ne 1998, 1991, 1992 yıllarında gönderdiği cevabi yazılarda, KKTC’de faaliyet gösteren yükseköğretim kurumlarından sadece Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin resmen tanındığı yer almıştı.
1985’te kurulan Girne Amerikan Üniversitesi de “tanınma” konusundaki eksiğini gidermek için 1991 yılında YÖK’e başvuruda bulunmuş. Ancak Yükseköğretim Yürütme Kurulu’nun 18 Kasım 1991 tarihli 39 sayılı oturumunda alınan 91.36.1211 numaralı kararı ile bu talebi şu ifadelerle reddedilmiş: ”ABD Washington DC ‘deki Southeastem University’nin Kurulumuzca tanınan bir yüksekötim kurumu olduğunun ancak bu üniversitenin Girne Kampusündeki UNC-Girne Amerika University’nin veya dünyanın herhangi bir yerinde bulunan diğer kampüslerindeki yükseköğretim kurumlarının Kurulumuzca tanınmasının mümkün olmadığına karar verilmiştir.”
TOZAN KONUŞUNCA GÖREBİLİRİZ
Yani İmamoğlu’nun İstanbul Üniversitesi’ne, İşletme Fakültesi’ne başvuru formunda “Hakkında bilgi alınabilecek kişiler” listesinde birinci sırada referans olarak gösterdiği Özalp Tozan, Türkiye’den KKTC’ye oradan da İstanbul Üniversitesi’ne uzanan organize diploma yolsuzluğunun tam göbeğindeki bir isim. Tabela üniversitesi açıp yöneten de paraları toplayan da o. GAÜ’nin YÖK tarafından tanınmadığını, öğrencilerin yatay geçiş yapamayacağını bilen buna rağmen referans olan kendisi. En çarpıcı yönü ise İmamoğlu’nun referans gösterdiği şahıs olması bence. Tozan, yatay geçiş yapmak isteyen İmamoğlu’nu “GAÜ’nin tanınmadığı ve geçiş yapamayacağı konusunda” uyarmadı mı? Uyardıysa kendi adının İmamoğlu tarafından referans olarak gösterilmesine neden göz yumdu? Soruşturmanın ilerleyen zamanlarında, dosyada adı olan Tozan konuştuğunda İmamoğlu ve diğerlerinin her şeyi bilerek ve planlayarak yaptıklarını görebiliriz. O zaman İmamoğlu’nun kahraman mı sahtekâr mı olduğunu ve yolculuğunun başladığı yerde biteceğini görebiliriz.
Paylaş