Pamuk şekeri üzerinden vurdukça vurdu

OLAY ŞU: Cizre’de düzenlenen Nevruz kutlamalarında iki polis, engelli bir gencin sattığı pamuk şekerlerinin tümünü satın aldı ve bunları çevredeki çocuklara dağıttı. Mansur Yavaş ise işte bu olayı Saraçhane’deki gösteride bir çifte standart eleştirisi olarak diline doladı.

*

Oysa olay, resmi bir polis uygulaması falan değildi. Göstericilerin pamuk şekeriyle karşılanması bile söz konusu değildi. Olay, iki polisin kendi inisiyatifleriyle parasını ödedikleri pamuk şekerlerini çevredeki çocuklara dağıtması olayıydı.

*

DEM’lilerin Mansur Yavaş’a büyük tepki göstermesine neden olan bu olay üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP’yi fena köşeye sıkıştırdı.

Şöyle dedi Erdoğan:

*

“Bakıyorsunuz polisimizin ücretini ödeyerek çocuklara pamuk şekeri vermesi, ana muhalefet aktörleri tarafından eleştiri meselesi yapılıyor. Sokak teröristlerine kucak açanlar, polisin çocuklara pamuk şeker ikram etmesini dillerine doluyor.”

*

Ardından da Mansur Yavaş’ı perişan edecek cümleler kurdu:

*

“Daha düne kadar şehir şehir oy dilenenler utanmadan pamuk şeker üzerinden hamaset yapıyorlar. Polise asit atılmasıyla, baltayla saldırılmasıyla bir sorunları yok. Tarihi camilerimizin avlusunun meyhaneye çevrilmesiyle meseleleri yok. Ama pamuk şeker dağıtılması rahatsız ediyor.”

*

Bu olaydan sonra CHP yönetiminden Yavaş’a şöyle bir yakarış gelebilir:

*

“Aman Mansur Başkan’ım, yaman Mansur Başkan’ım. Ne olur sen konuşma. Ne olur sen sus. Sen konuşunca malzeme veriyorsun. Biz de toparlamakta zorlanıyoruz.”

EKREM İMAMOĞLU BUGÜNLERE HAZIRLANIYORMUŞ

BUGÜNDEN baktığımızda şunu fark ediyoruz ki:

İmamoğlu, bir süredir bugünler için hazırlanıyordu.

*

Şöyle bir hazırlık:

*

- Yolsuzluk ve terör iddialarıyla kendisine karşı kapsamlı bir operasyon yapılacağını öngördü. Ve tüm plan, taktik ve stratejilerini buna göre oluşturdu.

*

- Öncelikle kurumsal, parasal, siyasal gücünü CHP’ye egemen olmak için harcadı. Ve partinin tamamen İmamoğlu partisi haline gelmesini sağladı.

*

- Ortada henüz seçimin s’si bile yokken bir önseçim planını kurguladı. “Cumhurbaşkanı adayı” olarak kendisini sağlama almaya çalıştı.

*

- Operasyonun yaklaştığını düşünerek en üst perdeden meydan okumalarla, operasyonun siyasi amaçla yapıldığı algısını kuvvetlendirmek istedi.

*

Bu hazırlık, şu yargılara dayanıyordu:

*

Cumhurbaşkanı adayına operasyon yapmaya cesaret edemezler. Cesaret etseler bile bunun yolsuzlukla ilgili olduğuna inandıramazlar. Çok güçlü iddialarla ortaya çıksalar bile operasyonun siyasi olduğu algısını yıkamazlar.

*

Bugünden baktığımızda...

İmamoğlu’nun hazırlığının hiç de boş bir hazırlık olmadığını görüyoruz.

BÖYLE BİR KONJONKTÜR OLMASAYDI

Dış konjonktür aşağı yukarı şöyle:

*

- ABD’de artık Trump var. Hiç de İmamoğlu falan diye dertlenecek biri değil Trump.

- Avrupa, Trump’la kavgada. Güvenlik kaygısı içinde. İmamoğlu’nu görecek hali yok.

- Türkiye, eşsiz bir momentum yakalamış durumda.

- Avrupa’nın gözü kulağı Türkiye’de. Türkiye’yi yanında görmek istiyor Avrupa.

- Hiçbir şeye karşı özenli olmayan Trump, Türkiye’ye karşı şimdilik özenli gibi.

*

Böyle bir konjonktür olmasaydı...

ABD’nin Dışişleri ayrı, Pentagon’u ayrı, Beyaz Saray’ı ayrı her gün on sekiz sert açıklama yapardı. Avrupa Birliği’nden şu ana kadar en az 378 bildiri çıkmıştı. Almanya resmen demeç bombardımanı başlatırdı. İngiltere’si, Fransa’sı uyarı üstüne uyarı yapardı.

*

CHP açısından büyük talihsizliktir mevcut konjonktür.

KENDİSİ ADINA ÖZÜR DİLENEN BİRİ

Mansur Yavaş, Saraçhane konuşmasında DEM’lileri kızdırmıştı.

*

CHP Lideri Özgür Özel, DEM’in gönlünü almaya çalıştı.

Yani bir anlamda Mansur Yavaş adına DEM’den özür dilemiş oldu.

*

Mansur Yavaş’ın CHP’deki gerilemesinin en önemli işaretidir bu.

Kendisi adına partinin genel başkanının özür dilediği bir isim haline gelmiş oldu Yavaş.

*

Mansur Yavaş ile CHP arasında bir doku uyuşmazlığı olduğu hissediliyordu.

Son olay bunu günyüzüne çıkarmış oldu.

SEKTER’İN SON GÜNLERDEKİ DAVRANIŞLARI

- Evde bir kayyum gibi dolaşıyor.

- Önüne konan sütü, laktozsuz olmazsa asla içmiyor.

- “Biz ev kedisiyiz, sokağa çıkmayız” havalarına girmiş durumda.

- Sürekli Jean-Jacques Rousseau okuyor.

- Hep bir heyecan, hep bir macera, hep bir eğlence peşinde.

- Slogan olduğu izlenimi veren mırıldanmalara vurmuş durumda kendini.

TEKRARA DÜŞMEK PARLAK BULUŞLARI ÖLDÜRÜR

- “Ya ameliyatlı yerime gelseydi” dahil bütün espriler, sonsuz biçimde patlatıldığı için...

- “Mustafa Keser’in askerleriyiz” dahil en matrak sloganlar, yığınla atıldığı için...

- “TOMA’lara göğüs geren / İşte benim Zeki Müren” dizeleri, duvarlara nakış gibi işlendiği için...

Artık bunlara benzer her türlü gayret, süper zorlama kaçıyor.

*

Acaba George Orwell, şöyle bir şey demiş midir:

*

“Bazı parlak buluşları öldüren tek şey tekrara düşmektir.”