Cumhurbaşkanı Erdoğan alınan kararları tek tek açıkladı; Kademeli normalleşme süreci başlıyor...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kabine toplantısının ardından önemli açıklamalarda bulundu. Konuşmasında, "Bugün itibarıyla yeni kontrollü normalleşme sürecini başlatıyoruz" diyen Erdoğan, "İlleri mavi-sarı-turuncu-kırmızı diye sınıflandırdık. Tedbirlerin sıkılaştırılması veya gevşetilmesi kararı iyileşme veya kötüleşme durumuna göre verilecek" ifadelerini kullandı.
Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te F5Haber'e abone olun
F5Haber'e Google News'te abone olun
Abone OlCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kabine toplantısının ardından önemli açıklamalarda bulundu.
İşte kalkan kısıtlamalar;
- Hafta sonu kısıtlaması düşük ve orta riskli illerde tamamen kaldırılırken yüksek ve çok yüksek riskli illerde pazar günü devam edecek. Akşam 21 ile sabah 5 arası kısıtlama sürecek.
- Türkiye genelindeki ilkokullarda 8. ve 12. sınıflarda eğitim öğretime açılacak.
- Düşük ve orta riskli illerde diğer kademelerde de eğitime başlanacak.
- Yüksek ve çok riskli illerde sadece liselerdeki yüz yüze sınavlar yapılacak.
- Çok yüksek riskli iller dışında kafe restoranlar sabah 7 ile akşam 19 saatleri arasında yüzde 50 kapasite ile sürdürecek.
- Kamunun çalışma saatleri tüm Türkiye'de normale dönecek.
- 65 yaş üstü ve 20 yaş altı vatandaşlarımız ile ilgili düzenleme düşük ve orta illerimizde kaldırıldı.
- Halı saha ve havuz düşük riskli illerde gibi yerler sabah 9 ile akşam 19 arasında faaliyetini sürdürecek.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısının ardından basın toplantısı düzenledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, 28 Şubat'ın, tıpkı 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül gibi milli iradeyi, milletin değerlerini hedef alan bir darbe girişimi olduğunu belirtti.
Erdoğan, şöyle devam etti:
"Attıkları manşetlerle, köşelerinde yazdıkları iğrenç yazılarla, sergiledikleri ilkesiz duruşla darbe şakşakçılığı yapanlar, üzerinden değil 24 yıl, bin yıl bile geçse alınlarındaki kara lekeyi asla silemeyecektir. Milletin kurumlarıyla, değerleriyle, inancıyla kavga edenler, ekmeğini yedikleri vatana ihanet edenler, kendilerini bekleyen acı akıbetten kurtulamayacaktır."
"TÜRKİYE'Yİ AYAĞINA VURULAN DARBE ANAYASASI PRANGASINDAN KURTARMAK İSTİYORUZ"
Erdoğan, "Gerektiğinde canı pahasına iradesine sahip çıkma kararlılığını gösteren milletimiz, bir daha asla yeni 27 Mayısların, 12 Eylüllerin, 28 Şubatların yaşanmasına müsaade etmeyecektir. Siyaset kurumunun en önemli sorumluluklarından birinin Türkiye'yi ayağına vurulan darbe anayasası prangasından kurtarmak olduğuna inanıyoruz." diye konuştu.
"SİVİL ANAYASAYI TAMAMLAYIP MİLLETİMİZİN TAKDİRİNE SUNMAK İSTİYORUZ"
"Kimse bizimle yürümese bile Cumhur İttifakı olarak yeni ve sivil anayasa metnimizi tamamlayıp milletimizin takdirine sunmakta kararlıyız." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Maalesef bugüne kadar milletimize layık yeni ve sivil bir anayasa hayalimize kavuşamadık. İnşallah bu defa bunu başaracağız kendi hazırlık çalışmalarımıza şimdiden başladık. Korkularla, ön yargılarla ve ideolojik at gözlükleriyle hareket edersek ne tarih ne de millet bizi affeder. Yeni ve sivil anayasa meselesini tartışmaya açarak herkesin katkısını almak üzere bir yola çıkıyoruz. Tüm partiler başta olmak üzere, sözü olan herkesi yeni ve sivil anayasa hazırlanması sürecinde yapıcı anlayışla yer almaya davet ediyoruz."
"HEDEFİMİZ BÜYÜMENİN ORTA VE UZUN VADEDE GÜÇLENEREK SÜRMESİ"
Erdoğan, "Hedefimiz her bir vatandaşımıza dokunacak, refahı artıracak, sağlıklı ve istikrarlı büyümenin orta ve uzun vadede güçlenerek sürmesidir. Mali disiplin her dönemde olduğu gibi bugün de bizim olmazsa olmazımızdır. Kamu harcamalarında israfa tahammülümüz olmadığı için harcamaların takibi ve izlenmesine özel ehemmiyet gösteriyoruz. Kamu iktisadi teşebbüslerini gerekiyorsa yeniden yapılandırarak daha verimli ve rekabetçi hale getiriyoruz. Bakanlıklardan zorunlu olmadıkça tahsis edilen ödeneğin üzerinde harcama yapmamalarını, hatta bu ödeneklerden tasarruf etmelerini istiyoruz. 2021 yılına iyi bir başlangıç yapan ihracatımız, şubat ayında önceki yılın aynı ayına göre yüzde 9,6 artışla 16 milyar doları aşmıştır. Milletimiz, devletin kasasındaki her kuruşun, bütçesindeki her kalemin 84 milyonun ortak geleceğini güvence altına almak için kullanıldığından emin olsun." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün kültürel ırkçılık Fransa başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde kurumsal ırkçılığa dönüştüğünü belirtti.
Erdoğan, 9 milyonu bulan aşılama sayısıyla nüfusunun yüzde 10'undan fazlasına ulaşan Türkiye'nin, dünyada ilk 5 ülke arasında yer aldığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Birilerinin sorup durduğu Merkez Bankası rezervlerindeki hareketlilik bu dönemdeki mücadelenin ne kadar zor ve meşakkatli olduğunun işareti."
"YENİ KONTROLLÜ NORMALLEŞME SÜRECİNİ BAŞLATIYORUZ"
"Milletimize daha önce söz verdiğimiz şekilde bugün itibarıyla yeni kontrollü normalleşme sürecini başlatıyoruz." diyen Cumburbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"Tedbirlerin sıkılaştırılması veya gevşetilmesi kararı, salgının her bir ilimizdeki iyileşme veya kötüleşme durumuna göre verilecek. Vatandaşlarımız salgın tedbirlerine ne kadar riayet ederlerse illerinin normalleşmeye o kadar hızlı geçebilmesini sağlayacaklardır. Her hafta risk durumuna göre illerimizin renkleri yeniden tespit edilecek, iki haftada bir normalleşme uygulaması güncellenecek."
Erdoğan, şöyle devam etti:
"Hafta sonu sokağa çıkma kısıtlaması yüksek ve çok yüksek riskli illerde bir müddet daha pazar günü devam edecek. Düşük ve orta riskli illerde ilaveten ortaokullar ve liseler dahil diğer kademelerde eğitim-öğretime başlanacaktır. Ülkemizin tamamında süren akşam 21.00 ile sabah 05.00 arasındaki sokağa çıkma sınırlaması sürecek. Kamunun çalışma saatleri tüm Türkiye'de normale döndürülecek, ihtiyaç halinde valilikler farklı düzenlemeler yapabilecektir. Yüksek ve çok yüksek riskli illerimizde genel uygulamanın dışında sadece liselerdeki yüz yüze sınavlar yapılacaktır. Nikah ve nikah merasimi şeklindeki düğünler, düşük ve orta riskli illerimizde 100 kişiyi, yüksek ve çok riskli bölgelerde 50 kişiyi geçmemek ve 1 saati aşmamak kaydıyla yapılabilecek."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Salgın boyunca her konuda öncü ve örnek olan Türkiye'nin kısıtlamaların gevşetilmesi ve tamamen kaldırılmasında da aynı başarıyı göstereceğine yürekten inanıyorum."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle;
"İKNA ODALARI MİLLETİMİZİN HAFIZASINA KAZINMIŞTIR"
"Dün siyasi tarihimizin en karanlık dönemlerinden birinin sembolü olan 28 Şubat müdahalesinin 24. yıldönümünü geride bıraktık. Hiç şüphe yok ki 28 Şubat hadisesi 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül gibi milli iradeyi, milletin bizatihi kendisini hedef alan darbe girişimidir. Sandıkla iktidara gelmiş, anayasa ve yasalar çerçevesinde idare eden hükümet bir kısım medya, sivil toplum kuruluşların da yer aldığı kirli senaryolarla istifaya zorlanmıştır. Sermayenin renklere bölünmesi, esnafından holdingine bu ülke için üreten, çalışan, ihracat yapan şirketin ötekileştirilmesi ekonomimizde derin yaralar açmıştır. Türkiye tarihinin en büyük soygunlarından biri bu dönemde yaşanmıştır. Milletimizin milyarlarca lirası bankalar vasıtasıyla hortumlanmıştır.l Anayasal suç işleyenlerle ilgililerle hiçbir işlem yapılmamıştır. Binlerce, on binlerce insanımız sırf inançlarından, fikirlerinden, siyasi görüşlerinden dolayı hukuksuzluğa ve zulme maruz kalmıştır. Ortaokul, üniversite, Kuran Kursu, camilere, hatta vatandaşımızın kestiği kurbanlara kadar ağır baskıyla karşılaşmıştır. Başındaki örtüsünden dolayı evladının yemin törenine katılamayan anneler, kimliğindeki fotoğraf sebebiyle kanser tedavisi göremeyen nineler 28 Şubat'ta yaşanan garabetlerden sadece bir tanesidir. İkna odaları bu dönemin alameti farikası olarak milletimizin hafızasına kazınmıştır.
"YARIN DA BU ACI AKIBETTEN KURTULAMAYACAKLARDIR"
Kimi faşist üniversite yöneticilerinin geçen hafta yayınladıkları bildiride özgürlükten bahsetmeleri tam bir kara mizah örneğidir. Tarih her türlü baskıya rağmen iradesine sahip çıkanlar ile vesayete selam duranları elbette unutmamıştır, unutmayacaktır. Attıkları manşet, köşelerindeki yazdıkları iğrenç yazılarla darbe şakşakçılığı yapanlar bin yıl bile geçse alınlarındaki o kara lekeyi asla silemeyecektir. Tıpkı 27 Mayıs'ın, 12 Eylül'ün mimarları gibi. 28 Şubat'ın mimarları da aziz milletimiz tarafımdan ademe mahkum edilmiştir. Milletimiz daha beşinci yılını doldurmadan 28 Şubat zihniyetini sandığa gömmüştür. 27 Mayıs, 27 Mayıs bildirisinden cumhuriyet mitinglerinin tamamı hezimete uğramıştır. 15 Temmuz gecesi yaşananlar milletimizin istiklal ve istikbalini koruma kararını dost düşman herkese yazılan tarihi destanla göstermiştir. Milletin inancıyla, değerleriyle kavga edenler, dün olduğu gibi yarın da kendilerini bekleyen acı akıbetten kurtulamayacaklardır. Milletimiz bir daha asla yeni 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat'ların yaşanmasına müsaade etmeyecektir. Türkiye'nin bir daha böyle acılar, utançlar yaşamaması için bugüne kadar elimizden geleni yaptık, inşallah bizden sonraki nesillere bu irade ve inancını devredeceğiz.
"YARIN 9 MADDELİK İNSAN HAKLARI EYLEM PLANI'NI KAMUOYUYLA PAYLAŞIYORUZ"
Milli iradenin üzerine gölgesi düşen pek çok antidemokratik uygulamayı kaldırdık. Türkiye'yi eski günlere döndürmek isteyen darbe heveslilerine bırakmayacağımızı gösterdik. Hak ve özgürlükleri genişleterek Türkiye'de milli iradeyi yeniden egemen kıldık. Sadece 15 Temmuz sonrası attığımız adımlar dahi başlı başına birer devrimdir. Cumhur İttifakı ile tarihe geçirdiğimiz Cumhurbaşkanlık sistemi ve reformları ülkemize kazandırdık. Yargı reformunu yasama Meclis'te, idare boyutuyla Cumhurbaşkanlığımız ve kurumlarımızla hayata geçirdik. Çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Yarın İnsan Hakları Eylem Planımızı kamuoyuyla paylaşacağız. 9 başlık altında yüzlerce faaliyet yer alıyor. İnsan Hakları Eylem Planı'nda hemen her konunun dönüp dolaşıp darbe anayasasının sıkıntılarını gördük. Yeni anayasa teklifimiz bu eylem planının da adeta çatısını; yani tacını oluşturuyor. Biz tüm samimiyetimizle siyaset kurumunun en önemli sorumluluklardan birinin Türkiye'yi ayağına vurulan darbe anayasası prangasından kurtulması gerektiğine inanıyoruz.
"AŞIYA HALA ULAŞAMAYAN 100'ÜN ÜZERİNDE ÜLKE BULUNUYOR"
Yeni ve sivil anayasa meselesini tüm platformlarda tartışmaya açarak herkesin katkısını almak üzere bir yola çıkıyoruz. 10 yıldır ülkemizin gündemine müteaddit defa getirdik. İnşallah bu defa bunu başaracağız. Kendi hazırlık çalışmalarımıza şimdiden başladık. Korkularla, önyargılarla, ideolojik at gözlükleriyle hareket edersek ne tarih ne de millet bizi affeder. Yeni ve sivil anayasa çağrımızın bilhassa darbelerden mağdur olmuş farklı kesimlerde oluşturduğu heyecanı memnuniyetle takip ediyoruz. Bu konuda söyleyecek sözü olan herkesi yeni ve sivil anayasa hazırlanması sürecinde yapıcı bir anlayışla yer almaya davet ediyoruz. Gelin ülkemizi darbe anayasalarına mahkumiyet utancından kurtaralım. Gelin cumhuriyetimizin 100. yılını sivil bir anayasa ile karşılayalım. Cumhur İttifakı olarak yeni ve sivil anayasa metnimizi tamamlayıp milletimizin takdirine sunmakta kararlıyız. Küresel ekonomi zorlu bir dönemden geçiyor. Büyük bir daralma, milyonlarca kişinin işsiz kalmasına, gelir dağılımında bozulmalara, ülkeler arasındaki gelişmişlik farklılıklarına sebep oldu. Bugün hala aşıya ulaşamayan 100'ün üzerinde ülke bulunuyor.
"HEDEFİMİZ REFAHI ARTTIRACAK SAĞLIKLI VE İSTİKRARLI BÜYÜME"
Yüzde 1,8 olarak gerçekleşen 2020 yılı büyüme oranımız izlediğimiz politikaların başarısının en somut örneğidir. Türkiye büyürken İngiltere yüzde 9,9, Almanya yüzde 4,9, Amerika yüzde 3,5 oranında küçüldü. 2021 yılında iyi bir başlangıç yapan ihracatımız Şubat ayında yüzde 9,6 artışla 16 milyar doları aşmıştır. Yılın ilk iki ayı itibariyle dış ticaret açığımız yüzde 15,3 azalmıştır. Gelişmeler ihracattaki artışın önümüzdeki aylarda da süreceğine işaret ediyor. Elbette ki biz bununla yetinmiyoruz. Bizim için asıl önemli olan ekonomik büyümenin toplumun tüm kesimlere ulaşması ve istihdamın oluşmasıdır. Böyle bir durumda kaliteli ve kalıcı büyümeden söz etmek mümkündür. İşte 2021 yılını bu açıdan çok önemli görüyoruz. Hedefimiz refahı daha da arttıracak, sağlıklı ve istikrarlı büyümenin, orta ve uzun vadede güçlü bir şekilde sürmesidir. Fiyat istikrarı için de üretken, yatırımlara ve katma değeri yüksek rekabetçi üretime dayanmamız gerekiyor.
"TÜRKİYE SALGIN SONRASI DÜNYANIN YÜKSELEN YILDIZI OLACAK"
Bir ekonominin yapısal temelleri ne kadar güçlüyse şoklara karşı direnci de o kadar artar. Geçtiğimiz hafta ülkemiz piyasalarında yurt dışındaki gelişmelerden kaynaklanan dalgalanmalar görüldü. Gelişmiş ülkelerin tahvil faizlerinde yaşanan artış pek çok gelişmekte olan ülkeyi etkiledi. Bu tip küresel dalgalar ne ilktir ne de son olacaktır. Bizim için önemli olan bu tür risklere karşı dirençli, sağlam ekonomiyi tesis etmektir. Enflasyon, faiz, kuru kontrol altına almış, büyümesini, ihracat, istihdamını koruyan ekonomi bu şokları kolayca savuşturabilir. Özellikle fiyat istikrarının sağlanmasına, cari açıkla mücadeleye önem veriyoruz. Ekonomi alanında hayata geçireceğimiz reformun da hazırlıklarını yürüttük. Arkadaşlarımız sahaya indi. Tüm taraflarla bir araya geldi. İletilen talepleri dikkatle dinledi. Çözüm odaklı bir yaklaşımla üzerine gideceğimiz alanları öncelikli hale getirdik. Her reform gibi bu çalışmalardan da rahatsız olanlar elbette çıkabilir. Biz kısa mesafe koşucusu değil maraton koşucusuyuz. Hiçbir mücadeleden kaçmadığımız gibi her defasında kendi sınırlarımızı zorladık. Önümüzdeki hafta açıklayacağımız reformları kararlılıkla uygulayacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Reformların devamının da geleceğini belirtmek istiyorum. Türkiye inşallah salgın sonrası dönemin dünyada yükselen yıldızı olacak. Hem mevcut riskleri en aza indirecek hem de karşımıza çıkan fırsatları en iyi şekilde değerlendireceğiz. Makro ekonomik istikrar kapsamında kamu maliyesi, enflasyonla mücadele, finansal sektör, cari açık gibi alanlara öncelik verdik.
"FİYAT İSTİKRARINI ARTTIRMAK İÇİN KALICI TEDBİRLER GELİŞTİRİYORUZ"
Mali disiplin her dönemde olduğu gibi bugün de bizim olmazsa olmazımızdır. Gelir ve harcama tarafında aldığımız tedbirlere uygun şekilde bütçe açığı hedefimizi yüzde 3,5'a indirdik. Bütçe açığı ve borç stokunda Türkiye birçok ülkeye göre iyi durumdadır. Reform paketimizde mali disiplini daha da güçlendirecek kapsamlı kamu maliyesi politikalarına yer veriyoruz. İsrafa tahammülümüz olmadığı için harcamaların takibine özel ehemmiyet gösteriyoruz. Bakanlıklarımızdan zorunlu olmadıkça kendilerine tahsis edilen ödeneğin üstünde harcama yapmamalarını hatta bu ödenekten tasarruf yapmalarını istiyoruz. Kamu alım ihalelerinde yeni bir sisteme geçiyoruz. Kamu iktisadi teşekküllerini yeniden yapılandırıyoruz. Fiyat istikrarını temin için kalıcı tedbirler geliştiriyoruz. Cari açıkla mücadelemizi başarıya ulaştırmak için, üretimde yapısal dönüşümü teşvik edecek yeni adımlar atıyoruz. Özetle ifade ettiğim tüm bu başlıkların detaylarını önümüzdeki hafta kamuoyuyla paylaşacağız.
"AVRUPA'DA NEFRET SUÇLARI GEÇEN SENEYE GÖRE İKİ KAT ARTMIŞTIR"
Koronavirüs salgını, sağlık krizi olmanın ötesinde bilhassa batıda sosyal hastalıkların artmasına sebep oluyor. Avrupa'da yaşayan vatandaşlarımızı hedef alan ırkçı, faşist saldırıların haberini alıyoruz. Protesto kılıfı altında Kur'anı yakmalar, mescitlerin kapılarına afedersiniz domuz başı bırakmalar, müslümanlara ait işyeri, dernekleri, kuruluşları fişlemek sıradan vakalar haline geldi. Geçtiğimiz yıl önceki senelere göre nefret suçları iki kat artmıştır. En çok vatandaşımızın yaşadığı üç ülkede göçmenlere yönelik saldırıların sayısı 3 bini aşmıştır. Geçen yıl salgının getirdiğ ikısıtlamalara rağmen cami ve derneklerimize yönelik 121 eylem yapılmıştır. Bu rakamlar buzdağının yalnız görünen kısmını teşkil ediyor. Nefret suçlarının sadece beşte biri kayıt altına alınıyor. Rapor edilen saldırılarda resmi kurumlar suçluların peşine düşmek yerine maalesef mağdurlara baskı uyguluyor. Bugün kültürel ırkçılık Fransa başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde kurumsal ırkçılığa dönüşmüştür. Son birkaç yıldır Avrupa seçimlerinin temasını mültecilere, yabancılara ve müslümanlara özellikle de Türkiye'ye ve şahsıma yönelik husumet politikaları oluşturuyor.
"IRKÇI ÖRGÜTÜN MENSUPLARI HAK ETTİĞİ CEVABI ALMAMIŞLARDIR"
Batılı politikacılar kendi basiretsizliğin faturasını göçmenlere ve müslümanlara kesiyor. 2. Dünya Savaşı öncesini andıran nefret atmosferi siyasetten sosyal hayata Avrupa genelinde yeniden nüksediyor. Bu tablodan çok ciddi rahatsızlık duyuyoruz. Batılı kurumların İslam düşmanlığı karşısında üç maymunu oynaması endişelerimizi daha da arttırıyor. Batı medyası ırkçı teröristleri psikolojisi bozuk bireyler, saldırıları adi suç olarak yansıtıyor. Sırf kimliklerinden dolayı 8'i Türk 10 yabancıyı katleden ırkçı örgütün mensupları maalesef hak ettikleri cevabı almamışlardır. Geçen sene 19 Şubat'ta 9 kişiyi katleden caninin bağlantıları da karanlıkta bırakılmıştır.
"AVRUPA'DA HİÇBİR VATANDAŞIMIZI YALNIZ BIRAKMADIK"
Avrupa devletleri DEAŞ'a gösterdiği hassasiyeti Neonazi örgütlerine göstermedikçe benzer saldırıların önüne geçemez. Avrupalı devletler bu tehdidi önemsizleştirmeye çalışsa da Türkiye olarak bu konuda daha aktif rol oynamakta kararlıyız. Bu tür hadiseleri yakından takip ediyoruz. İnşallah Avrupa'daki hiçbir vatandaşımızı ırkçılar karşısında yalnız bırakmadık, bırakmayacağız.
"TÜRKİYE AŞILAMA KONUSUNDA DÜNYANIN İLK BEŞ ÜLKE ARASINDADIR"
Koronavirüs tedbirleri üzerinden yaklaşık 1 yıl geçti. 18 Mart 2020'de bilim insanları, iş dünyamızla ilgili yaptığımız toplantının ardından ortak akıl ve karar ürünü olarak ortaya çıkan kapsamlı tedbirleri milletimizle paylaştık. Salgının yayıldığı dönemde tedbirleri sıkılaştırırken, seyrin aşağı olduğu hallerde normalleşme adımlarımızı atmıştık. Elbette herşeye rağmen salgın tedbirleri sebebiyle işi bozulan, geliri azalan vatandaşlarımız olmuştur. Bunları yakından takip ederek pekçok yöntemle kendilerini desteklemeye çalıştık ve çalışıyoruz. Salgının 1 yıllık seyrinin sonuçlarına baktığımızda, Türkiye hem sağlık hizmetleri, hem önleyici tedbir, ekonomik destek bakımından herkesin takdir ettiği bir yerde durmaktadır. Her konuda örnek alınan bir ülke durumundayız. 9 milyonu bulan aşılama sayısıyla nüfusunun yüzde 10'undan fazlasına ulaşan sayısıyla Türkiye dünyada ilk beş ülke arasında yer almaktadır.
"KONTROLLÜ NORMALLEŞME SÜRECİNİ BAŞLATIYORUZ"
Hiçbir vatandaşımızı doktorsuz, ilaçsız, maskesiz bırakmadık. Birilerinin sürekli sorup durduğu Merkez Bankası rezervlerindeki hareketlilik, aslında bu dönemde verilen mücadelenin ne kadar zor ve meşakkatli olduğunun işaretidir. Bu çerçevede, milletimize daha önce söz verdiğimiz şekilde, bugün itibariyle yeni kontrollü normalleşme sürecini başlatıyoruz. Normalleşme adımlarını ifade etmeden önce şu hususların altını özellikle tekrar tekrar çizmek istiyorum. Tedbirlerin sıkılaştırılması da, gevşetilmesi de tamamen salgının seyriyle ilgilidir. Salgının yayıldığı bir ortamda, normalleşme adımlarını atmak veya sürdürmek mümkün değildir. Türkiye, pek çok devlete nazaran coğrafi alan ve nüfus itibariyle büyük bir ülke olduğu için, adımlarımızı kademeli şekilde atmamız gerekiyor.
"DÜŞÜK RİSKLİ MAVİ-ORTA RİSKLİ SARI-YÜKSEK RİSKLİ TURUNCU-ÇOK YÜKSEK RİSKLİ KIRMIZI"
Sağlık Bakanlığımız ve onun bünyesinde faaliyet gösteren Bilim Kurulu, 100 bin nüfusa düşen vaka sayısı başta olmak üzere, çeşitli kriterlere göre illerimizi sınıflandırdı. Bu değerlendirmeye göre de 81 vilayetimiz, düşük riskli-mavi, orta riskli-sarı, yüksek riskli-turuncu ve çok yüksek riskli-kırmızı olarak renklere ayrıldı. Her hafta risk durumuna göre illerimizin renkleri yeniden tespit edilecek. Ayrıca, her iki haftada bir de normalleşme uygulaması güncellenecek. Valiliklerimiz başkanlığındaki il hıfzıssıhha kurullarımız, bu güncellemeye göre uygulamayı gözden geçirecek ve yeni düzenlemelere gidecektir.
"HER İLİMİZ SALGIN TEDBİRLERİNİN ORADA NE DÜZEYDE UYGULAYACAĞINI KENDİSİ BELİRLEYECEK"
Tedbirlerin sıkılaştırılması veya gevşetilmesi kararı, salgının her bir ilimizdeki iyileşme veya kötüleşme durumuna göre verilecek. Vatandaşlarımız, günlük hayatlarının her anında temizlik, maske ve mesafe diye özetlediğimiz salgın tedbirlerine ne kadar riayet ederlerse, illerinin normalleşmeye o kadar hızlı geçebilmesini sağlayacaklar. Aksi bir durumda, yani salgın artış eğilimine girdiği yerlerde, kısıtlamalar tekrar genişletilebilecek. Bir başka ifadeyle her ilimiz, salgın tedbirlerinin orada ne düzeyde uygulanacağını kendisi belirleyecek.
"HAFTA SONU KISITLAMASI DÜŞÜK VE ORTA RİSKLİ İLLERDE TAMAMEN KALKACAK"
Bugünkü kabine toplantımızda, normalleşme adımlarının prensipte nasıl atılacağı hususunu kapsamlı şekilde görüştük. Buna göre, hafta sonu sokağa çıkma kısıtlaması, düşük ve orta riskli illerde tamamen kalkarken, yüksek ve çok yüksek riskli illerde bir müddet daha Pazar günü devam edecek. Ülkemizin tamamında süren akşam 21 ile sabah 5 arasındaki sokağa çıkma sınırlaması ise sürecek.
"İLKOKULLARDA 8'İNCİ VE 12'İNCİ SINIFLAR EĞİTİM VE ÖĞRETİME AÇILACAK"
Okullar, Türkiye genelindeki tüm okul öncesi eğitim kurumlarında, ilkokullarda, 8’inci ve 12’nci sınıflarda eğitim öğretime açılacaktır. Düşük ve orta riskli illerde, ilaveten ortaokullar ve liseler dâhil diğer kademelerde de eğitim öğretime başlanacaktır. Yüksek ve çok yüksek riskli illerimizde ise, genel uygulamanın dışında, sadece liselerdeki yüz yüze sınavlar yapılacaktır.
"ÇOK YÜKSEK RİSKLİ İLLER DIŞINDA SABAH 7 İLE AKŞAM 19 ARASINDA YÜZDE 50 KAPASİTEYLE AÇIK OLACAK"
Restoran, lokanta, kafeterya, tatlıcı, pastane, kıraathane, çay bahçesi gibi yerler, çok yüksek riskli iller dışında, Türkiye genelinde faaliyetlerini sabah 7 ile akşam 19 saatleri arasında, yüzde 50 kapasiteyle sürdürebileceklerdir. Halı saha, yüzme havuzu ve benzeri tesisler, düşük ve orta riskli illerimizde, sabah 9 ile akşam 19 arasında faaliyet gösterebilecektir. Kamunun çalışma saatleri tüm Türkiye’de normale döndürülecek, ihtiyaç halinde Valilikler farklı düzenlemeler yapabilecektir.
"YÜKSEK VE ÇOK YÜKSEK RİSKLİ İLLERDE 65 YAŞ ÜSTÜ VE 20 YAŞ ALTI KISITLAMALARI ARTTIRILACAK"
Sokağa çıkma saatleri sınırlı olan 65 yaş üstü ve 20 yaş altı grubundaki vatandaşlarımızla ilgili düzenleme, düşük ve orta riskli illerimizde kaldırılırken, yüksek ve çok yüksek riskli sınıftaki illerde ise sokağa çıkma süresi artırılacaktır.
"DÜŞÜK VE ORTA RİSKLİ İLLERDE NİKAH VE NİKAH MERASİMLERİ 100 KİŞİ İLE YAPILABİLECEK"
Nikâh ve nikâh merasimi şeklindeki düğünler, düşük ve orta riskli illerimizde 100 kişiyi, yüksek ve çok riskli bölgelerde 50 kişiyi geçmemek ve bir saati aşmamak kaydıyla yapılabilecektir. Sivil toplum örgütleri, meslek odaları, kooperatifler ve benzeri kuruluşların genel kurulları; düşük, orta ve yüksek riskli illerde, katılımı 300 kişiyi geçmeyecek şekilde yapılabilecektir.
"TEDBİRLERLE BİRLİKTE DENETİMLER DE DAHA SIKI VE KARARLI YÜRÜTÜLECEKTİR"
Diğer hususlardaki uygulamaların nasıl olacağı, daha önce ifade ettiğim gibi, Valiliklerimizin başkanlığındaki İl Hıfzıssıhha Kurullarımız tarafından belirlenecektir. Hedefimiz, mümkün olan en kısa sürede, ülkemizin tamamında “kontrollü normalleşme” sürecini tamamlamaktır. Tedbirlerin uygulanmasıyla ilgili denetimler de, bu çerçevede daha sıkı ve kararlı şekilde yürütülecektir. Salgın boyunca her konuda öncü ve örnek olan Türkiye’nin, kısıtlamaların gevşetilmesi ve inşallah tamamen kaldırılması hususunda da aynı başarıyı göstereceğine yürekten inanıyorum.