Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, koronavirüs salgını sonrası süreci değerlendirdi
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, yeni tip koronavirüs salgını sonrası süreci değerlendirdi. Kalın, "Bunun kısa tarihimizde bir devrime yol açıp açmayacağını henüz bilmiyoruz ancak devletler, devlet dışı aktörler, uluslararası şirketler, medya, bireyler, yani herkesi kapsayan dünyadaki sistemde köklü değişiklikler olacak" dedi
Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te F5Haber'e abone olun
F5Haber'e Google News'te abone olun
Abone OlCumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınıyla mücadelede uluslararası iş birliği ve dayanışmanın önemine vurgu yaparak, "Hepimiz güvende olana kadar hiçbirimiz güvende değiliz." dedi.
Kalın, İslam İşbirliği Gençlik Forumu (ICYF) tarafından internet üzerinden düzenlenen "Koronavirüs Sonrasında Bizi Nasıl Bir Dünya Bekliyor?" başlıklı çevrim içi panelde konuştu.
Dünyanın tarihte bir paradigma değişimi anından geçtiğine işaret eden Kalın, "Bunun kısa tarihimizde bir devrime yol açıp açmayacağını henüz bilmiyoruz ancak uluslararası sistem, devletler, devlet dışı aktörler, uluslararası şirketler, medya, bireyler, yani herkesi kapsayan sistemde köklü değişiklikler olacak." şeklinde konuştu.
Kalın, bu zor dönemden sonra dünyada birçok dinamiğin değişimine tanık olunacağı yorumunu yaparak, "İnsanların birbirlerine yardım etmek için çırpındığı birçok vaka görüyoruz ama aynı zamanda açgözlülük, ırkçılık, yabancı düşmanlığı, ayrımcılığı görüyoruz ve bu gerçekle yaşamak zorunda olacağız." ifadesini kullandı.
"ARTIK KİMSENİN YENİLMEZ OLMADIĞINI DÜŞÜNÜYORUZ"
Covid-19 pandemisinin, mevcut küresel dinamiklerin tartışmalı ve yapay olduğunu ortaya çıkardığına işaret eden Kalın, şöyle devam etti:
"Artık hepimiz kimsenin yenilmez olmadığını düşünüyoruz. Hiç kimse vazgeçilmez değildir, hiç kimse bağışık değildir ve hiç kimse, tüm dünya sistemini dize getiren bu görünmez organizma karşısında kuralın istisnası değildir. Bugün, bazı ülkelerin, ekonomik güçleri veya siyasi yönetişim yapıları ne olursa olsun, bu salgına diğerlerinden daha etkili bir şekilde yanıt verdikleri gerçeğini kabul etmek zorundayız."
Kalın, salgının şimdiye kadar kabullenen birçok algıyı da değiştirdiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Birçok Afrika ülkesi, bence bu krizden çıkan en ironik çizgilerden biri. Birçok Afrika ülkesi artık pandemi nedeniyle Avrupalıların ülkelerine gelmesini istemiyor. 19. yüzyılda, 20. yüzyılda bile, bugün bile, muhtemelen beyaz adamın en kötü kabuslarından birinin siyah adam tarafından reddedilmek olduğunu hayal edebiliyor musunuz? Ve şu anda bazı ülkelerde olan da bu. Ve belki de bu reaksiyonu küçük ölçekte görüyorsunuz. Ancak bir Fransız televizyonunda gerçekleşen tartışmada, iki doktorun tıp için grip aşısı araştırması hakkında konuştuğu ve belki de bu aşıyı Afrika'da ilk önce denememiz gerektiği konusunda fikir verdiğini gördük. Bu tabii ki bu birçoğunuzda öfkeye yol açtı."
Didier Drogma ve Samuel Eto gibi Afrikalı sporcuların aralarında olduğu uluslararası kamuoyundan birçok kişinin, söz konusu Fransız doktorlara haklı şekilde tepki gösterdiğini anımsatan Kalın, "Paris'te oturan ve Afrikalılar hakkında böyle konuşan iki doktordan gelen bu açıklamalar, eski moda 19. yüzyıl Avrupa sömürgeciliğinin açık bir kalıntısı." dedi.
"ULUSLARARASI DÜZENİN MEŞRUİYETİ SORGULANACAK"
Kalın, bazı ulus devletler de dahil olmak üzere uluslararası kurumların çoğunun ve hükümetlerin Kovid-19 salgınına yanıt vermede yaşadığı yetersizliğin büyük bir meşruiyet krizine yol açacağı tahmininde bulunarak, şöyle konuştu:
"Bugün sahip olduğumuz uluslararası düzeni tanımlaması ve düzenlemesi gereken kurumların meşruiyetleri, uygunlukları, verimlilikleri sorulacak. Bu, açıkça 2008 mali krizinden farklıdır, çünkü 2008 finansal krizi, esasen finansal piyasalarla ve finansal krizden bir anlamda, G20 de dahil olmak üzere dünyanın güçlü uluslarıyla sınırlıydı. Diğer uluslararası ekonomik aktörler, Uluslararası Para Fonu (IMF),Dünya Bankası ve diğerleri bir araya geldiler ve bir şekilde krizi kontrol altına aldılar ama bu farklı. Bu, uzun süre bizimle birlikte olacak bir meşruiyet krizine yol açacak."
Pandeminin küresel ekonomiye getireceği zararın 3 ile 4 trilyon dolar arasında tahmin edildiğinin altını çizen Kalın, ekonomideki normale dönüşün 2022'ye kadar sürebileceğine değindi.
Kalın, pandemiye karşı önlemleri geç hayata geçiren ve bu sınavı iyi veremeyen hükümetlerin bunun bedelini sandıkta ödemek zorunda kalacağı bir sürece girildiğini belirterek, güvenlik ve özgürlük kavramları arasındaki dengenin iyi belirlenmesi gerektiğini dile getirdi.
"BU SAVAŞI İNSANCA VERMELİYİZ"
Başkalarına yardım etmek için de bu dengenin iyi ayarlanması gerektiğini kaydeden Kalın, "Bu salgına karşı savaşacak ve ırk, renk, yaş, ulus, din ve diğer her şeyden bağımsız olarak tüm vatandaşların güvenliğini sağlayacaksak, bunu insanca bir şekilde yapmalıyız." şeklinde konuştu.
Kalın, bu süreçte insanlığın gerçekliklerinden yola çıkmak gerektiğini vurgulayarak, "Kimse bu tür pandemiler karşısında bağışıklık iddia edemez. Hepimiz güvende olana kadar hiçbirimiz güvende değiliz." ifadesini kullandı.
Diğer yandan Türkiye'nin Kovid-19 salgınıyla mücadele kapsamındaki çalışmalarına ilişkin bilgiler veren Kalın, diğer ülkelerin maske tedariki konusunda birbirleriyle sorunlar yaşadığı bu dönemde Türkiye'nin hem İspanya ve İtalya gibi salgından en çok etkilenen ülkelere yardımda bulunduğu hem de vatandaşlarına ücretsiz maske dağıtmak gibi uygulamaları hayata geçirdiğini belirtti.