Sağlık Bakanı Koca: Pozitif vaka sayısı 1,5 milyonu aştı

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, artan vakalar sonrası yeni koronavirüs tedbirlerinin ele alındığı Bilim Kurulu toplantısının ardından açıklamalarda bulundu. Koca, "Pozitif vaka 1.5 milyonu aştı. Zirve olan nisana göre vakalarda 5, vefatlarda yüzde 55 artış var" dedi. Buna göre Türkiye, dünyada vaka sayısı bakımından 9. sırada yer aldı.

F5HABER F5HABER
Sağlık Bakanı Koca: Pozitif vaka sayısı 1,5 milyonu aştı

Koronavirüs Bilim Kurulu Toplantısı'nın ardından basın mensuplarına açıklamada bulunan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, daha sonra gazetecilerin soruları yanıtladı.

Salgınla özdeşleşen, tarih boyunca "pandemi" denilince akla gelecek olan 2020 yılının son 20 gününe girilmek üzere olunduğunu ifade eden Koca, "Geçtiğimiz yıl bu tarihlerde 2020 yılı için umutlarımızı konuşuyor, yapacaklarımızı planlıyorduk. Tüm dünyayı saran bir virüs bu hayallerimizi ertelememize sebep oldu. Planlarımızı değiştirdi, enerjimizi ve vaktimizi kendisiyle mücadeleye sarf etmemize yol açtı. Bir yıl boyunca tüm dünyanın ortak gündemi pandemi oldu. Hepimizin hayatını değiştirdi, davranışlarımızı, alışkanlıklarımızı gözden geçirmemize yol açtı." ifadelerini kullandı.

Koca, virüsün bulaştığı kişi sayısının dünyada 69 milyonu bulduğunu hala da artmaya devam ettiğini, 1,5 milyonu aşkın insanın Kovid-19 nedeniyle hayatını kaybettiğine işaret etti.

Yeryüzünde koronavirüsten bağımsız hiçbir ülke kalmadığını, benzer seyrin bütün ülkelerde farklı oranlarda da olsa kendini gösterdiğini aktaran Koca, "Ülkemizde sınırlarımızı kapatma dahil aldığımız önlemlerle ülkemize girişi geciktirmiş ve başlangıçta başarılı bir dönem geçirmiş olsak da bu seyirden kurtulabilmiş değiliz. Pandemi mücadelesinin başından itibaren Bilim Kurulumuz yol gösterici olarak önemli katkı sağlamıştır. İlk günden bu yana düzenli olarak toplanan kurulumuz, tüm dünyadaki ve ülkemizdeki seyri, yeni bilimsel çalışmaları ve gelişen yeni durumları sürekli olarak değerlendirmektedir." şeklinde konuştu.

Koca, bilim insanlarının hazırladıkları kılavuzlarla gelişmelere göre güncelledikleri tedavi yöntemleri ile korunma, tanı, takip ve tedavi konularında görüşlerini paylaştığını ve vatandaşları aydınlattığını dile getirerek salgının ülke içindeki yönetimine yönelik kararlarda ve uygulamaya konan tedbirlerde Bilim Kurulu'nun çalışmalarının ve önerilerinin yönlendirici olduğunu söyledi.

"TEST SAYIMIZ 20 MİLYONU BULDU"

Nisan ayında önemli bir artış gösteren bulaşma hızına yönelik alınan tedbirler sayesinde salgının bir nebze kontrol altına alındığını, yaz aylarının dalgalı bir seyirle ancak nispeten daha kontrollü yaşandığına dikkati çeken Koca, toplumsal hareketliliği azaltıcı tedbirlerin yanında gittikçe artan test kapasitesinin ve yaygın temaslı takibi yapılarak uygulanan izolasyon tedbirlerinin etkisi olduğuna vurgu yaptı.

Bakan Koca, şöyle devam etti:

"Uygulamaları yerinde görmek, sağlık altyapımızın ve çalışanlarımızın durumunu değerlendirmek amacıyla bizzat illere giderek yerel yöneticilerimizle yaptığımız toplantılar bu sonuçları elde etmemizde oldukça yararlı oldu. Yerel imkanları değerlendirme, yerel dinamikleri harekete geçirme, sağlık teşkilatımıza valilerimizin, belediyelerimizin desteğini artırma yanında, illerin durumuna göre ulusal anlamda destek sağlama yönünde önemli adımlar attık. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de son birkaç ay içinde hızlı bir atışla yüz yüze geldik. Havaların soğuması, insanların kapalı mekanlara daha çok toplanması çok hızlı bir alevlenme ile bizleri yüz yüze getirdi."

"15 BİNİ AŞKIMIZI KAYIP VERDİK"

Test kapasitesindeki artışa da değinen Koca, "Bugün itibarıyla toplam yapılan test sayısı 20 milyonu buldu. Pozitif vaka sayımız 1,5 milyonu aştı. Bunların 550 bini belirgin hastalık geçirdi. 15 bini aşkın insanımızı kayıp verdik. Hala da kayıp vermeye devam ediyoruz." diye konuştu.

Bakan Koca, gittikçe artan yoğunlukta tedbirleri sıklaştırdıklarını vurgulayarak büyüklerin korunmasına yönelik kısıtlamaların, toplumsal hareketliliği azaltıcı tedbirlerin, toplanmalara getirilen yasakların, maske ve mesafe zorunluluğunun, HES kodu aracılığıyla riskli bölge ve kişi takibinin, mesailerin kademelendirilmesinin, gittikçe artırılan yaygın filyasyon ekipleriyle temaslı taraması ve izolasyonların, evde izole temaslıların aile hekimleri ve çağrı merkezlerince takibi gibi bir dizi tedbirlerin her geçen gün daha sıkı uygulandığını anlattı.

"KRİTİK İLLERLE GÜNLÜK GÖRÜŞME YAPILDI"

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, "Ülkemizde şu anda bundan önceki zirve olan nisan ayına göre günlük vaka sayısında beş kattan fazla, vefatlarda yüzde 55 artış bulunmaktadır. Durumu kritik olan illerden başlayarak valilerimiz, sağlık müdürlerimiz ve halk sağlığı başkanlarımızla her gün online görüşüyor ve durumu yakından takip ediyoruz." dedi.

Filyasyon ekiplerinin sayının arttığını, personel ve araç yönünden desteklediklerini anlatan Koca, ihtiyaç görülen illerde ulusal kaynakları harekete geçirip test laboratuvarlarını ve hastanelerin altyapısını güçlendirdiklerini, yoğun bakım kapasitesini artıracak araç ve gereç temin ettiklerini dile getirdi.

Koca, sağlık çalışanlarının ve hastanelerin gittikçe artan bir yükü göğüslemenin çabası içinde olduğunu, yoğun bakımlarda çok sayıda hastanın yaşam mücadelesi verdiğinin altını çizdi.

"KISITLAYICI TEDBİRLERİN ETKİSİNİ YAKINDAN TAKİP EDİYORUZ"

Türkiye genelinde yatan hasta sayılarının arttığını bazı illerde bu durumun daha belirgin olduğuna dikkati çeken Koca, şöyle konuştu:

"Doğrudan müdahaleyle birçok ilimizde artış kontrolü sağlanmış olsa da en ufak bir gevşemeye tahammülümüz olmadığını belirtmek isterim. Sınırla sayıda ilimizde yüksek risk halen devam etmektedir. Bu illerimizin valileri, sağlık müdürleri ve halk sağlığı başkanları ile tekrarlayan online görüşmelerimiz devam etmektedir. Hatay, Adana, Samsun, Antalya, Mersin ve Ordu'da vaka sayılarımız artmaya devam ediyor. Hastanelerimiz, yoğun bakımlarımız ciddi yük altında.

İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Kocaeli, Konya, Sivas, Kahramanmaraş ve Gaziantep'te vaka artışı düşmeye başladı. Bu durum polikliniklere yansıdı ancak yatan hasta ve yoğun bakım açısından yüksek doluluk oranlarımız devam etmektedir. Bu durum karşısında daha sıkı kısıtlayıcı tedbirler kaçınılmaz olmuştur. Bilim Kurulunun önerileri doğrultusunda mesai sürelerinin kısaltılması, bazı iş yerlerinde hizmet verilmemesi, geceleri ve hafta sonlarında sokağa çıkma kısıtlaması gibi günlük hayatın akışını fazlaca etkileyen tedbirlerin uygulamaya konması ertelenemez hale geldi. Bu ay başı itibarıyla başlayan kısıtlayıcı tedbirlerin etkisini yakından takip ediyoruz. Henüz ilk günlerdeyiz. Ülke olarak birlikte hareket etmemiz, zorunlu kısıtlamalara gönüllü kısıtlamaları da ekleyerek bulaşma hızını düşürmemiz ve kısıtlılık süresini kısaltmamız mümkün olacaktır.

"KALABALIK ORTAMLAR BULAŞMAYI KAÇINILMAZ HALE GETİRİYOR"

Sağlık Bakanlığının ve bilim insanlarının medya aracılığıyla toplumu bilgilendirdiğini, uyarılarını yaptığını, etkili korunma tedbirlerinin uygulanması konusunda ısrarcı olduğunu hatırlatan Koca, şu bilgileri verdi:

"Maske kullanımı, sosyal mesafe ve temizlik bunların başında gelmektedir. Ancak yeterli olmadığını biliyoruz. Soğuk iklim şartlarının hakim olduğu bu dönemde kapalı mekanlarda bulunma zorunluluğu daha fazla artıyor. Kalabalık ortamlar bulaşmayı kaçınılmaz kılmaktadır. Özellikle bulunduğumuz mekanların yeterince havalandırılmasının gereğine dikkat çekiyorum. Etkili korunmanın sadece kendimize karşı değil, içinde bulunduğumuz topluma ve özellikle hayatlarını ortaya koyarak bizim için mücadele veren sağlık çalışanlarımıza karşı sorumluluğumuz olduğunu ifade etmek isterim. Geçtiğimiz hafta içinden başlayan sokağa çıkma kısıtlamasına vatandaşlarımızın büyük destek verdiğini gözlemledik. Bazı noktasal ihlaller haricinde büyük uyum sağlayan vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum. Kısıtlamaların uygulanmasına destek veren kolluk kuvvetlerimize, vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılamak için bu dönemde hizmet üretmeye çabalayan sektörlere ve yerel yöneticilerimize ayrıca teşekkür ediyorum."

"TEDBİRLERE AŞIYI DA EKLEME UMUDU İÇERİSİNDEYİZ"

Koca, "Önümüzdeki günlerde bu tedbirlere aşıyı da ekleyebilmenin beklentisi ve umudu içindeyiz. Önümüzdeki birkaç gün içinde teslimatının yapılması planlandı. Kademeli olarak şimdilik 50 milyon doz gelecektir. Atılacak somut adımları, kullanacağımız aşıların kısa ve uzun dönem güvenilirliği ve etkisi belirleyecektir. Aşı, 14-21 gün arayla iki doz halinde uygulanacak. Aşı kampanyası kapsamında vatandaşlarımıza bedelsiz verilecek, başta aile sağlığı merkezleri olmak üzere sağlık kuruluşlarımızda yapılacak." dedi.

"İDDİLARA İTİBAR ETMEYELİM"

"Yeni ve daha ucuz bir teknoloji olan ve insanda ilk defa denenen mRNA aşısı için görüşmelerimiz devam ediyor." diyen Koca, "Sınırlı miktarın üstünde temin garantisi verilememektedir ancak bu konuda görüşmelerimiz ve ısrarımız devam etmektedir." diye konuştu.

Koca, şöyle devam etti:

"Siyasi mülahaza ya da her ne olursa olsun başka saiklerle salgının yönetimini tehlikeye atmaya hiçbirimizin hakkı yoktur. Bilgi kirliliğinin had safhada olduğu bu ortamda iddialara itibar etmeyelim. Hesaplaşma kaygısı ve güdüsüyle mücadelemize halel getirmeyelim. Aşı yaptıran vatandaşlar, sisteme aşıyı yapan sağlık kuruluşumuzca kaydedilecek, merkezi bir veri tabanından takip edilecek."

Hastanelerdeki yoğun bakım doluluk oranının İstanbul'da yüzde 68,2, Ankara'da yüzde 73,5, İzmir'de ise yüzde 77,6 olduğunu vurgulayan Koca, "Filyasyon ekip sayılarımızı önemli oranda artırmış olduk. Şu an 16 bine çıkmış durumda." dedi.

"GEÇMİŞE DÖNÜK VAKA SAYILARINI TOPLU ŞEKİLDE VERECEĞİZ"

Bakan Koca, "Yarından itibaren geçmişe dönük, 29 Temmuz'dan itibaren bugüne kadar olan vaka sayılarını da tabloda toplu bir şekilde vereceğiz." diye konuştu.

Koca, şunları kaydetti:

"Özellikle birçok ülkenin, yüz binlerce açıklamış olduğu, sipariş ettiğini söylediği aşıların teslim sürelerine bakmak lazım. Erken dönemde ilk üç aylık zaman diliminde bu teslimatların yüksek olmadığını görürsünüz. Türkiye'nin ilk iki, üç ay içinde dünyanın birçok ülkesinden daha fazla aşıya sahip olduğunu sipariş veren ülkelere bakın görmüş olursunuz. Aşı geliştirdiğini söyleyen birçok firmanın aşı geçmişlerinin olmadığını bilelim. Biz, inaktif aşıyı daha güvenilir bulduğumuz için öncelikle temin etme çabasında olduk. Aşının zorunlu olmasını şimdilik düşünmüyoruz. Daha çok, vatandaşımızı ikna ederek kitlesel aşılamayı yaygın yapma hedefindeyiz. Nisan ayından sonra teslim edilebilecek aşıya ihtiyacımız yok. Nisan sonrası dönemde bir veya birkaç aşımızın devreye gireceğini ümit ediyoruz. (İnaktif aşı) Ucuz olduğu için değil, bu anlamda güvenilir olduğu için, geleneksel, doğal, bilinen aşı yöntemi olduğu için tercih ettik. Pfizer'dan nisan dahil olmak üzere ne kadar aşı verebilirlerse, talepte bulunduk. Bir rakam ifade ettiler ama bunun artırılmasını istiyoruz. Aşı, yapılan kişinin HES koduna işlenmiş olacak. Bazı yerlere giriş-çıkış için şu an düşünmüyoruz. Fakat süreçte bu dünyada gündeme gelecek.

Türkiye'de birçok ülkeden farklı bir şekilde daha yaygın bu aşıyı yapabileceğimizi söylemek istiyorum. Biz, çocukluk çağı aşılarımızda şu an pandemi yılı olmasına rağmen yüzde 98'lere varan oranda aşılamayı becerebilmiş bir ülkeyiz. Kovid-19 aşısı önümüzdeki günlerde 20 milyon dozun ilk 3 milyon dozu gelmiş olacak. Aşılamaya aralık sonu itibarıyla sağlık çalışanlarımızdan başlayarak başlamış olacağız. (Sinovac firmasının aşısı) Bir hafta 10 gün içerisinde ara değerlendirmesini bileceğiz, şu anda 3 bin 700 kişiye 5 bin civarında doz yapıldı, ciddi bir yan etki olmadı. Kısıtlamaların yer yer sonuç verdiğini görüyoruz. Tam değerlendirmeyi gelecek hafta söylemek mümkün. Seyrine göre yeni öneriler olabilir. Yılbaşı gecesi de kısıtlamaya tabi ama gün sayısının artıp artmama durumunu gelecek haftanın sonuçları ve salgının seyri belirleyecektir."

Koca, son 4-6 ay içinde hastalığı geçirenlerin aşılamanın dışında tutulmasının düşünüldüğünü bildirdi.

Koca, bugüne kadar 120 binden fazla sağlık çalışanının Kovid-19'a yakalandığını, 216 sağlık çalışanının hayatını kaybettiğini açıkladı.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın açıklamalarından satır başları şöyle:

Bir yıl boyunca tüm dünyanın ortak gündemi pandemi oldu, hepimizin hayatını değiştirdi. Virüsün bulaştığı kişi sayısı dünyada 69 milyonu buldu. 1,5 milyonu aşkın insan Kovid-19 nedeniyle hayatını yitirdi.Ülkemizde sınırlarımızı kapatma dair aldığımız önlemlerle ülkemize girişi geciktirmiş, başlangıçta başarılı bir seyir başlamış olsa da bu salgından kurtulmuş değiliz. İlk günden bu yana düzenli olarak toplanan kurumumuz gelişen yeni durumu sürekli olarak değerlendirmektedir. Pandeminin ülke içindeki yönetimine yönelik alınan kararlarda ve uygulamaya konan tedbirlerde Bilim Kurulumuzun çalışmaları ve önerileri yönlendirici olmaktadır. Nisan ayında önemli artış gösteren bulaşma hızı aldığımız tedbirlerle bir nebze kontrol altına alınmış, yaz ayları nispeten kontrollü yaşanmıştır. Bunda gittikçe artan test kapasitemiz ve izolasyon tedbirlerimizin etkisi olmuştur.

"SON 1 AY İÇİNDE HIZLI BİR ARTIŞLA YÜZYÜZE GELDİK"

İllerimizdeki durumu görmek bizzat illere giderek yerel yöneticilerimizle yaptığımız toplantılar bu sonuçları elde etmemizde oldukça yararlı oldu. Ne var ki tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de son bir ay içinde hızlı bir artışla yüzyüze geldik. Havaların soğuması, insanların kapalı mekanda toplanması çok hızlı bir alevlenme ile yüzyüze getirdik. Pozitif vaka sayımız 1,5 milyonu aştı. 550 bini belirgin hastalık geçirdi. 15 bin insanımızı kayıph verdik, hala da kayıph vermeye devam ediyoruz. Büyüklerimizin korunmasına yönelik kısıtlamalar, toplumsal hareketliliği azaltıcı tedbirler, toplanmalara getirilen yasaklar, riskli bölgede kişi takibi, gittikçe arttırılan yaygın filyasyon ekipleri ile temaslı taraması ve izolasyonlar, evde izole temaslılarımızın takibi gibi bir dizi tedbirleri her geçen gün daha sıkı bir şekilde uyguluyoruz.

"VAKALAR 5 KAT, VEFAT YÜZDE 55 ARTTI"

Ülkemizde günlük vaka sayısında 5 kattan fazla vefatlarda yüzde 55 artış bulunmaktadır. Valilerimiz, sağlık müdürlerimiz ile hergün online ile görüşüyoruz. Personel ve araç yönünden filyasyon ekiplerini destekliyoruz.

İhtiyaç gördüğümüz illerimizde ulusal kaynaklarımızı harekete geçirip test labaratuvar ve hastanelerimizin altyapısını güçlendiriyoruz. Bu değerlendirmelerimizi karşılaştığımız durumu günlük olarak paylaşıyoruz. Sağlık çalışanlarımızın nasıl bir yükün altında olduğunu biliyor, görüyorsunuz. Yoğun bakımlarımızda çok sayıda hastamız yaşam mücadelesi veriyor. Ülke genelinde yatan hasta sayılarımız artmakla birlikte bazı illerimizde bu daha belirgin. Birçok ilimizde artış kontrol sağlansa da en ufak bir gevşekliğe tahammülüz yoktur. Hatay, Adana, Samsun, Antalya, Mersin ve Ordu'da vaka sayılarımız artmaya devam ediyor.

"BULUNDUĞUMUZ MEKÂNLARI HAVALANDIRALIM"

İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Konya, Sivas, Kahramanmaraş ve Gaziantep'te vaka artışı düşmeye başladı. Yatan hasta ve yoğun bakım açısından yüksek doluluk oranlarımız devam etmektedir. Bu durum karşısında daha sıkı kısıtlayıcı ted birler kaçınılmaz olmuştur. Mesai sürelerinin kısaltılması, bazı işyerlerinde hizmet verilmemesi, geceleri ve hafta sonlarında sokağa çıkma kısıtlaması gibi ertelenemez hale geldi. Henüz daha ilk günlerdeyiz. Ülke olarak birlikte hareket etmemiz, zorunlu kısıtlamalara, gönüllü kısıtlamaları da etkileyerek bulaşma riskini önlememiz mümkün olacaktır. Maske kullanımı, sosyal mesafe ve temizlik bunların başında gelmektedir, ancak yeterli olmadığını biliyoruz. Kalabalık ortamlar bulaşmayı kaçınılmaz kılmaktadır. Özellikle bulunduğumuz mekanların yeterince havalandırmasının gereğine dikkat çekmek istiyorum.

"AŞILARI TEMİN ETMEK İÇİN BÜYÜK GAYRET SARF ETTİK"

Geçtiğimiz hafta içinden başlayan sokak kısıtlamasına vatandaşlarımızın büyük destek verdiğini gözlemledik. Büyük uyum sağlayan vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum. Kolluk kuvvetlerimize, vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılayan sektörlere ve yerel yöneticilerimize ayrıca teşekkür ediyorum. Henüz bu pandemiden kurtulabilmenin başka bilinen bir yolu yok. Önümüzdeki günlerde bu tedbirlere aşıyı da ekleyebilmenin beklentisi ve umudu içerisindeyiz. Aşı geliştirme çabaları için bizim de içinde olduğumuz birçok ülke kaynaklarını seferber etmiş durumundayız. Kendi çalışmalarımız bir yana etkisi ve güvenirliğini kanıtlamış aşılara en erken sürede erişebilmenin gayreti içerisindeyiz. Ülke olarak ekonomik yükü dikkate alınmaksızın güvenirliği ve etkisi kanıtlanmış, en kolay ve en yaygın uygulanan aşılardan başlayarak alternatif aşıları temin etmek için büyük gayret gösterdik. Bugüne kadar inaktif virüs aşısı sözleşmesinin imzaladığımızı duyurmuştum. Sınırlı miktarın üstünde temin garantisi verilememektedir. Bu konuda görüşmelerimiz ve ısrarımız devam etmektedir. Diğer alternatif aşılar için görüşmelerimize devam ediyoruz.

"İTHAL EDİLEN AŞILARIN İNCELEMELERİ YAPILACAKTIR"

Geliştirmekte olan aşılarımızda faz 1 çalışmalarının tamamlamak üzere olduğu kamuoyunun bilgisi dahilidir. Sonuç vcerirse faz 3 çalışmalarına Nisan ayında geçmeyi planlıyoruz. Bu konuda bilimsel dayanaktan yoksun tartışmalardan uzak kalarak, halk sağlığını önceleyerek bilgisini paylaşan bilim insanlarımıza, siyasetçilerimize, toplum önderlerimize teşekkür ediyorum.Yaptığımız sözleşme gereği önümüzdeki hafta içinde ilk kısmını teslim aldığımızı beklediğimiz aşı inaktif virüs aşısıdır. İnaktif diye tabir ettiğimiz aşı farklı hastalıklarla ilgili aynı aşı özelliğine sahiptir. Aşıyı teslim aldığımızda öncelikle uluslararası akreditasyonu olan halk sağlığı ile tıbbi cihaz ve ilaç kurumları tarafından ülkemize ithal edilen diğer tüm ilaçlar gibi incelemeler yapılacaktır.

"AŞI 14-21 GÜN ARAYLA İKİ DOZ HALİNDE UYGULANACAK"

Bilim Kurulumuzca çeşitli nüfus grupları arasında enfeksiyon oranı, ölüm oranı riski göz önüne alınarak belirlenen önceliklere göre aşılama yapılacaktır. Aşı 14-21 gün arayla 2 doz halinde uygulanacaktır. Aşı kampanyası kapsamında vatandaşlarımıza bedelsiz olarak verilecek ve başta aile sağlığı olmak üzere sağlık kuruluşlarımızda yapılacaktır. Test sonuçları ve temaslılarda olduğu gibi aşılı olan vatandaşlarımız merkezi veri tabanından takip edilecektir. Bu mücadeleyi aksatacak her türlü davranış, açıklama, iddia biraz daha enerji kaybına, fazla çaba harcamamıza yol açmaktadır. Kısıtlayıcı tedbirlerin etkisi yakından takip edilmektedir. Daha önceleri ortalama 10 yıl sürede gerçekleşen aşı çalışmaları 1 yıl gibi kısa süreye sığdırılmıştır.

"SİYASİ ALANA ÇEKİLMESİNE MÜSAADE ETMEYELİM"

Gelişmeler umutlarımızı erkene çekiyor. Umutlarımızın hayata geçmesi hep birlikte hareket etmemizle mümkün olacaktır. Bir salgın hastalık döneminin içinden geçiyoruz. Sevdiklerimizi elimizden alan, aramıza mesafeler koyan salgının yönetiminde başından beri birlikte hareket etmenin önemine işaret ettim. Hiçbirimizin taraflı bir tutum sergilemeye hakkı yok. Ayrışarak, rekabet ederek salgına karşı başarılı olamayız. Salgın yönetimini etkin şekilde sürdürmek ve milletçe bu illetten kurtulmak için birlikte hareket etmeliyiz. Siyasi mülahaza ve her ne olursa olsun başka saiklerle salgının yönetimini tehlikeye atmaya hiçbirimizin hakkı yoktur. Ortak bir savaş içindeyiz, böyle tavırların, bu tür çıkar grupları dahil kimseye faydası yoktur, hele siyasi hesapla davrananlara hiç faydası yoktur. Salgının seyrini netleştikçe fırsat kollayanların, iştahı kabaranların, politik malzeme çıkarmaya çalışanların sayısı artış gösteriyor. Sizlerden ricam, kesinlikle salgının siyasi alana çekilmesine müsade etmemenizdir.

"YOĞUN BAKIM ORANIMIZ YÜZDE 68.2"

Salgın hastalıkla mücadele taraflı tarafsız herkesin destek olması, milli seferberlik halidir. Hesaplaşma kaygısı ve güdüsüyle mücadelemize halel getirmeyelim. Bu ulusal anlamda milletçe hepimizin, küresel anlamda insanlığın mücadelesidir. Mücadele ancak birlikte kazanılır. Bugün bazı tablolarla gelinen salgının seyrini kısaca göstermek istiyorum. Özellikle çizginin üstünde vaka sayısının arttığı illeri görüyoruz. Hatay, Mersin, Adana, Antalya, Samsun, Ordu, İzmir. Ankara, İstanbul, Uşak ve birçok ilin aşağı d oğru inmeye başladığını görmüş oluyoruz. Şehir bazında şu an özellikle hastanelerimizdeki doluluk oranlarını görmüş oluyoruz. İstanbul vaka sayısının azaldığını ama hastane yükünün halen devam ettiğini, artış hızının düştüğünü söyleyebilirim. Yoğun bakım 68.2, solunum cihazı yüzde 40. 2

BAZI İLLER VE RAKAMLAR

Ankara'da vaka sayısı düşmeye başladı. Hastane yükü halen devam ediyor. Burada yoğun bakım yüzde 73,5, servisteki doluluk oranı yüzde 57,7. İzmir'de artış hızı devam ediyordu, son iki günden bu yana artışın düştüğünü, hastanelerimizdeki yükün önemli oranda artış hızı olduğunu söylemek istiyorum. Yoğun bakım oranı yüzde 77.6'ya çıkmış durumda. Hatay hasta vaka sayısının hastane yükünün artığı illerimizden birisi. Yoğun bakım yüzde 84.8, solunum cihazı yüzde 79,3. Adana vakanın son iki haftadan bu yana arttığı, artış hızının d üşmeye başladığı ilimiz. Yoğun bakım doluluk oranı yüzde 78, solunum cihazı yüzde 41.8 Samsun hem vaka sayısının hem hastane yükünün artığı ilimiz. Yoğun bakım yüzde 80.8, solunum cihazı doluluk oranımız yüzde 60.7. Antalya hasta sayısının arttığı, hastane yükünün devam ettiği ilimiz, Yoğun bakım yüzde 68. 5. Mersin vaka sayısının arttığı, hastane yükünün de arttığı bir ilimiz. Yoğun bakım yüzde 68,5.

Birçok ilimizde olduğu gibi bu illerimizde yoğun bakım yatak kapasitemizi bu dönemde ayrıca arttırdığımızı, bazı illerimizde ara yoğun bakım sayılarımızı da önemli oranda arttırdığımızı söylemek istiyorum.

"YARINDAN İTİBAREN GEÇMİŞE DÖNÜK SAYILARI VERECEĞİZ"

Filyasyon ortalama temaslı tespit süresi 10 saat. Özellikle ekip sayılarımızı bu dönemde önemli oranda arttırmı olduk. Şu anda 16 bine çıkmış durumda. Hastayı erken dönemde izole etmemiz de önemli. Yarından itibaren de geçmişe dönük 29 Temmuz'dan itibaren tabloda bugüne kadar olan vaka sayılarının da toplu bir şekilde tabloda vermiş olacağız.

"ARALIK-OCAK-ŞUBAT'TA AŞIYA ERİŞİMİ ÖNEMSİYORUZ"

Özellikle bu süreçte vatandaşımızın salgının seyri açısından kitlesel bağışıklamada erken dönemde yoğun aşı yapabilirliğimizin önemli olduğunu düşünüyorum. Erken dönemde yoğun şekilde aşılama yapılabilirse başarıya daha kolay ulaşaileceğimize inanıyoruz. Aralık-Ocak-Şubat aylarında yoğun aşıya erişimi çok önemsiyoruz.

"YERLİ AŞILARIMIZ NİSAN AYI SONRASINDA DEVREYE GİREBİLİR"

Erken dönemde aşının teslim edilebilirliği konusunda çok rahat olmadığını gördük. Özellikle birçok ülkenin binlerce, yüzbinlerce açıklamış olduğu sipariş ettiğini söylediğini aşıların teslim sürelerine bakmak lazım. Erken dönemde ilk 3 aylık zaman diliminde bu teslimatların yüksek olmadığını görürsünüz. Nisan ayından sonra teslim edilebilecek aşıya ihtiyacımız yok. Çünkü bir veya birkaç aşımızın Nisan ayı sonrasında devreye girebileceğini ümit ediyoruz. Aşının özellikle güvenilir ve etkin olmasını hedefliyoruz. Aşılarımızın geleneksel inaktif aşı yöntemi olduğunu biliyoruz. Sinovak aşısı ise çocukluk çağı aşılarımızı da üreten, geliştiren 6 tane farklı aşıyı üreten, aşı geliştirmeyle ilgilenen inaktif aşı üretmede başarısını ortaya koymuş olan bir firma. Şu an adını söylemeyeyim. Aşını geliştirdiğini söyleyen firmaların aşı geçmişinin olmadığını bilelim. Biz öncelikle inaktif aşıyı temin ete çabasında olduk.

"ÜÇ AYLIK ZAMAN İÇİNDE 100 MİLYON DOZ AŞIYA İHTİYACIMIZ VAR"

Yaygın yapıldığını ve güvenilir yöntem olduğunu, sonuçlarını asla bildiğimiz bir aşıydı. Bu aşıyı biz Mart'tan sonra istersek Sinovak dahil olmak üzere birçok aşıyı alabiliriz. Bize Şubat ve Mart ayı dahil aşının teslim edilmesi çabasında olduğumuz için zorlandığımızı söyleyebilirim. Türkiye 2-3 ay içerisinde dünyanın birçok ülkesinden daha fazla aşıya sahip olduğunu görmüş olursunuz. Almanya aşısını Mart sonuna kadar ancak 11 milyon alabiliyor. Biz Şubat ayı sonuna kadar 50 milyona erişebiliyoruz. Daha sonrasında bunu arttırma gayreti içerisindeyiz. Pfizer Nisan ayı dahil olmak üzere ilk günden itibaren talepte bulunduk. Nisan ayı sonrası verilebilecek aşının bizim için önemli olmadığını söyledik. Bir rakam ifade ettiler biz bunun arttırılmasını istiyoruz. Bizim üç aylık zaman içinde 100 milyon doz aşıya ihtiyacımız var.

"BİZİM AŞI SONUÇLARIMIZ 1 HAFTA İÇİNDE AÇIKLANMIŞ OLACAK"

Rusya'da üretilen aşıyı biliyorsunuz. Onunla ilgili de toksikolojinin bizim ülkemizde yapılma şartları önemliydi. Onu başlatıyoruz, o da başarılı olursa Rusya'da üretilen aşıyı temin etme noktasında bir sorun olmadığını söyleyebilirim. Bizim özellikle üzerinde durduğumuz, güvenilir olduğunu bildiğimiz inaktif aşıyı daha önemsiyoruz. Diğer aşıların uzun vade ilk defa uygulanıyor, sonuçlarını daha bilmiyoruz. Öncelikle inaktif aşıda ısrar ettik, ucuz olduğu için değil güvenilir olduğu için.Aşının doğrusu zorunlu Bilim Kurulumuzda tartışıldı, zorunlu olmasını şimdilik düşünmüyoruz. Daha çok vatandaşımızı ikna ederek kitlesel aşılamayı yaygın yapma hedefindeyiz. Ben süreçte vatandaşımıza aşının güvenirliği ve etkinliği net izah edilirse ben birçok kimsenin bu noktada farklı yaklaşacağına inanmıyorum. Birçok kişinin özellikle yaptıracağına inanıyorum. İnaktif aşı ölü virüs aşısı. Yıllar boyu bilinen yöntem. Uzun vadeli yan etkilerinin ne olduğunu bildiğimiz, daha güvenilir bulduğumuz aşı olduğunu, vatandaşlarımıza etkinliği de ortaya koyarak, Çin Sinovak faz3 çalışmalarını açıklamış olacak. Bizim kendi sonuçlarımızda zannediyorum 1 hafta içerisinde açıklanmış olacak.

"ŞU ANA KADAR 3 BİN 700 KİŞİYE AŞI UYGULAMASI YAPILMIŞ OLDU"

HES koduyla ilgili biz aşıyı yapılan kişinin HES koduna, e-nabıza işlemiş olacağız. Bazı yerlere giriş çıkış için şu an düşünmüyoruz. Bu dünyada da gündeme gelecek. Aşının yaygın uygulanmasıyla birlikte birçok kuruluş, şirket, yapı aşı yapılmasını önemseyecek. Aşının yaygın yapılma dönemi sonrası uçağa binmek, otobüse binmek için istenebilir. Ama bugünün konusu değil. Yaygın olarak yapıldıktan sonra gündeme gelebilir. Biz önden HES koduna aşıyı işlemeyi, e-nabıza da işlemiş olacağız. Bu anlamda sorun olmayacak. 1 hafta 10 gün içerisinde ara değerlendirilmesini bilmiş olacağız. Şu an 3 bin 700 kişiye aşı yapılmış oldu. Kimisine de ikinci dozun yapıldığını ve şu ana kadar herhangi ciddi bir yan etkinin olmadığını söyleyebiliriz. Bunun dışında aşıyı biz strateji olarak kimlere ne zaman yapılması gerektiğiyle ilgili Bilim Kurulu daha önce çalışmış, açıklama yapılmıştı.

"AŞI 3-4 GÜN İÇERİSİNDE TÜRKİYE'YE GELEBİLİR"

Aşıya sağlık çalışanlarımızdan başlayacağız daha sonra kademeli 65 yaş üstü, kronik hasta ve dört basamakta gerçekleşecek. İnaktif aşıların 2 ile 8 derece korunabildiği için, altyapımızda müsait olduğu için Türkiye'de birçok ülkeden farklı bir şekilde daha yaygın bu aşıyı yapabileceğimizi söylemek istiyorum. Çocukluk çağı aşılarımızla yüzde 98'lere varan oranlarda aşılamayı başarmış bir ülkeyiz. Aile sağlık merkezlerimiz, hastanelerimiz, eczanelerimiz, sağlık kuruluşlarımızda bütün yapıları değerlendirmek istiyoruz. Bununla ilgili kimlere, ne zaman nerede yapılması gerektiğini açıklamış olacağız. Aşı 3-4 gün içerisinde aşı ülkemize gelebilir. Bütün izinleri alınmış oldu. Geldikten sonra da iki hafta halk sağlığı ve Türkiye ilaç ve tıbbi cihaz kurumlarımızın labaratuvarlarında testleri yapıldıktan sonra kullanıma geçmiş olacak.Muhtemelen bu durumda ay sonu itibariyle sağlık çalışanlarımızdan başlamış olacağız. İlk gelecek parti 20 milyonun ilk 3 milyonu gelmiş olacak önümüzdeki günlerde.

"İSTANBUL'DA VAKA SAYISININ AZALIŞA GEÇTİĞİNİ SÖYLEYEBİLİRİM"

Geçen hafta başı başlayan tedbirlerle birlikte gelecek hafta sonuçları daha net göreceğimizi düşünüyoruz. Ortalama 2 haftalık zaman diliminde sonuçları görmek mümkün. Şu an görünen kısıtlamaların yer yer sonuç verdiğini görüyoruz. Eğer bu anlamda alınması gereken farklı bir tedbir olursa bunu da zaten öneri olarak almış oluruz. Şu an yeni bir kısıtlama için erken olduğunu, gelecek hafta bu konuyla ilgili, salgının seyrine göre gerektiğinde yeni öneriler olabilir. Şu an için uygulanan kısıtlamaların erken dönemde de olsa yer yer sonuç verdiğini rahatlıkla söyleyebilirim. İstanbul vaka sayısının azaldığını, hastanelerde yoğun bakım hasta yükümüzün halen devam ettiğini söylemiştim.

"18 YAŞ ALTI VE HAMİLELERE AŞI UYGULAMASI YAPILMAYACAK"

Kitlesel bağışıklamada antikor testi yaparak yapılmasının uygun olmadığını biliyoruz. Kimlere yapılmayacağını belirlemek önemli. 18 yaş altı, gebeler ve muhtemelen 4 veya 6 ay içinde geçirmiş olanlar haricinde kişilere yapılması düşünülmüş olacak.

"YILBAŞI KISITLAMASININ KAÇ GÜN SÜRECEĞİ ÖNÜMÜZDEKİ HAFTA AÇIKLANIR"

Yılbaşıyla ilgili yılbaşı gecesi dahil olmak üzere kısıtlamaların içinde sayın Cumhurbaşkanımız açıklamıştı, yılbaşı gecesi de kısıtlamaya tabi. Gün sayısının artıp, artmama durumu. Bunu gelecek hafta sonuçları ve salgının seyri yeni bir tedbir, kısıtlamayı genişletebilir miyiz, yılbaşını içine katarak, gün sayısını 4 güne çıkarabilir miyiz, bunu gelecek haftaki sonuçlar belirtecektir, ama gecenin kısıtlama içerisinde olduğunu söylemek istiyorum.

"ÇİN'DE 18 YAŞ ALTI İÇİN AŞI ÇALIŞMALARI DEVAM EDİYOR"

Hamileler için düşünülmüyor, 18 yaş altı için düşünülmüyor. Ama 18 yaş altı için de Çin'de çalışma devam ediyor. Mayıs veya Haziran ayı veya daha geç olabilir açıklanabilir. 18 yaş üstü herkesi aşılayabilirsek gerektiğinde 18 yaş altına geçilebilir. İlk aşılama takviminde 18 yaş altı yok, gebelere düşünülmüyor. Muhtemelen son 6 ay içinde geçirenler hariç olabilir, öyle düşünüyoruz. Aşı Türkiye'ye hangi aşı olursa olsun halk sağlığı ve ilaç tıbbi cihaz kurumumuz tarafından, labaratuvarlarında testleri yapılmadıkça, inceleme yapılmadıkça hiç kimseye yapılmasını istemiyoruz ve yapmıyoruz. İncelemeden geçmemiş olan aşıların kimsenin yaptırmasını istemiyoruz. Şu dönemde gönüllü olanlara yapılabiliyor. Birtakım esasları var. Şu an Türkiye'de bakanlık olarak izin verdiğimiz herhangi bir aşı sözkonusu değil.

"HER BULAŞICI HASTALIKTAN ÖLÜM KOVİD DEĞİLDİR"

Bu dönemde sağlık çalışanlarımız bildiğiniz gibi çok büyük yük altındalar. Sağlık çalışanlarımızın 1 milyon 100 binin üzerinde. PCR'yi pozitif, enfekte olan 120 bini geçti. Özellikle bu dönemde toplam çalışanların yüzde 10'unun geçmiş durumda. Hayatını kaybeden kişilerin sayısı ise bu dönemde 216 kişi oldu. Testi pozitif hayatını kaybeden sağlık çalışanlarımızın sayısı 216 oldu. Hepsine Allah'tan rahmet diliyorum.Bu dönemin hepsi görev şehidi oldu. Rabbim yakınlarına ve hepimize sabır versin.Özellikle şu dönemde ölüm sayılarının siyasetin konusu yapılmasına gerçekten çok üzülüyorum. Bildiğiniz gibi Mart ayında vefat edenlere uygulanan bir yaklaşım vardı, defnedilirken. Ceset torbalarında farklı mezarlıklarda özel defnedilmesi şeklinde bir anlayış sözkonusu idi. O dönemde bir genelge yayınladık. Şunu ifade ettik; Kovid bir bulaşıcı hastalıktır, diğer bulaşıcı hastalıklar gibi defnin yapılmasını belirten özel ceset torbaları içinde olmamasını ifade eden bir genelge.

"ÖLÜM VE DEFİN RAPORUNA İKİ HEKİM İMZA ATIYOR"

Bulaşıcı hastalıklar nasıl defnediliyorsa Kovid'in de aynı şekilde defnedilmesini belirten genelgeydi. Bu genelgeden sonra bulaşıcı hastalıklar olarak işlenmiş oldu. Ölüm belgesinde solda gördüğünüz sağ üst tarafında ölüm şekli yazar. Bu karışıklığı gidermemiz gerekiyor. 7 yıl önce uygulanan bir tablo. Daha sade olması gerekiyor. Ölüm belgesinin kendisi karışık. En üst tarafta ölüm şekli yazar, sol altta ise ölüm nedeni yazar. Ölüm şekli defnedilirken erken dönemde doğal mı, adli mi, bulaşıcı hastalıklar anlamında tedbir alınması gereken ölüm mü, sadece bunu belirtir. Bunu ilk hekim doldurur. Doğal, adli, bulaşıcı olup olmadığını belirtir, sağ üst köşede. Bununla ilgili müdürlüğe, belediyeye defin için gönderilmiş olur. Aşağıda sol altta görmüş olduğunuz ölüm nedeni aynı anda doldurulmaz. Defnedilirken neye uyulması gerektiğini belirtmek içindir o. Sol altta ise ölüm nedeninde 4 başlık var. Esas sebep, altta ikinci, üçüncü, dördüncü sebep. Bunu ikinci hekim dosyasını kontrol ederek ölüm nedenini yazar. Kovid nereye yazılır? Sol altta ölüm nedeni olan kısma yazılır. Sağ üstteki bulaşıcı hastalıklar kısmına yazılmaz. Oraya sadece enfeksiyonu, tedrbir alınması gereken bir durumu belirtip belirtmemek için yazılır.

"COVID'DEN Mİ VEFAT ETTİ YOKSA KOLAYLAŞTIRICI SEBEP Mİ OLDU"

Aşağıda bulaşıcı hastalıklar başlığı var, bir tanesi de Kovid. Mart'tan sonra her enfeksiyon bulgusu olan, her ateşi olan, parametrelerinde enfeksiyon bulgusu olan akciğer enfeksiyonu olan herkes Kovid olmasın diye yıkanırken tedbir alınsın diyerek bulaşıcı hastalıklar diye yazılıyor. Bulaşıcı hastalıklar arttığı için yazılmıyor. Her enfeksiyon bulgusu olan hasta yıkanırken tedbir alınsın diye bulaşıcı hastalıklar diye işleniyor. Vefat eden bir hastamızdan bahsediyoruz. Ölüm şekli bulaşıcı hastalık. Nedeni kronik böbrek yetmezliği. Bu hastanın PCR ne? Negatif. Peki bu Kovid mi? Burada enfeksiyon bulgusu olduğu için tedbiren yıkanırken, defnedilirken tedbir alınsın diye işleniyor. Marttan önce aynı rakamları söyleyen kişiler geçmişe baksın. Biz PCR'yi pozitif olan ölümleri, hayatını kaybedenleri bildiriyoruz. DSÖ biliyor. Bizim bildirdiğimiz rakamlar PCR'i pozitif olan kişiler. Bunun dışında PCR pozitif olduğu halde Kovid olmadığını söyleyen DSÖ'nün teknik raporu var. DSÖ diyor ki, vakalarını bildirirken PCR pozitif olanı bildiriyor. Ama DSÖ teknik raporunda tramva, trafik kazası gelmiş testi pozitif 'Bu Kovid değildir' diyor. Primer sebep önemlidir. Kovid ikinci bir sebep olabilir. Kovid'le mi hayatını kaybetti, yoksa kolaylaştıran bir sebep mi oldu?

"AŞI TABLOSUNU GÜN BE GÜN AÇIKLAMIŞ OLACAĞIZ"

Enfeksiyonu var, enfarktüs geçirmiş, bu Kovid değildir diyor. Bu iş teknik bir iş. Bununla ilgili kararı veren hekimlerimiz. Birincil hekim birinci takip eden, ayrıca ölümün nedenini onaylayan ikinci hekim devreye giriyor. Bu kadar teknik işi yapan hekimlerimiz. Hekimlerimize güvenmiyor muyuz? Dün bir vekil arkadaş, çok da muhalefet eden vekil arkadaş. İstanbul'da bizim hastamız Kovid değil, bulaşıcı hastalıklar diye yazıldı diye isyan ediyor. Bu hasta emekli asker, bu yanlış yazıldı değiştirilmesini istiyoruz d iyerek bana kadar ulaştı. Niye? Enfeksiyon olduğu için. Ben ölüm şekline bulaşıcı hastalıklar yazan arkadaşa birşey diyemeyiz. Ölüm nedeni önemlidir. Bu da bir iki gün sonra değerlendirilir. Ben oradaki arkadaşlara 'bunu hızlandırın' talimatı dışında bir talimat veremem dedim. Dün İstanbul'da, üç defa PCR'i yapılmış negatif! Enfeksiyon bulgusu olan herkes Kovid olabilir. Tedbir alınsın diye üst tarafa yazılıyor. Ölüm üzerinden vatandaşımızı, 83 milyonumuzu bir ve beraber daha çok güven vererek pandemide mücadeleyi güçlü kılmamız gerekiyor. Herkesin üzerine düşeni sonuna kadar yapma gayreti içinde olması gerekiyor. Bizim salgın yönetimini siyasi beklentilere harcamamız gerekiyor. Bilim Kurulu kimlere demin bahsetmiştim, nasıl yapılması gerektiği bütün detaylarıyla şekillendiriliyor. Biz bunu gün be gün açıklamış olacağız. Burada iletişimi güçlü kılmak istiyoruz. İlk başlanacak olan sağlık çalışanlarımız olacak. Kaç günde nasıl yapılacağını deklare etmiş olacağız. Devamında yoğunluk olmadan, vatandaşımızın kolay erişebileceği yaklaşım tarzını geliştirmeye çalışıyoruz, teşekkür ediyorum.

SONRAKİ HABER