AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik; Bu bildirinin neye hizmet ettiğini biliyoruz

AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının ardından kameraların karşısına geçen Sözcü Ömer Çelik açıklamalarda bulundu. Bildiriye sert tepki gösteren AK Parti Sözcüsü Çelik, "Muhtıra siyaseti mutasyona uğramıştır. Bunların yazılımında demokrasi bir virüstür, muhtıra ise bir aşı olarak kabul edilir." ifadelerini kullandı.

F5HABER F5HABER
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik; Bu bildirinin neye hizmet ettiğini biliyoruz

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, 'bildiri' yayımlayan 104 emekli amiralle ilgili Beştepe'deki Değerlendirme Toplantısı'nın ardından başlayan AK Parti MYK sonrası önemli açıklamalarda bulundu. Söz konusu bildirinin dış güçler tarafından tertip edildiği iddiasına ilişkin Çelik, "O bağlantılar varsa bunu ortaya çıkaracak olan yargıdır. Cumhuriyet Başsavcısı bu toplantıların iç ve dış bağlantısı var mıdır? Motivasyon kaynağı kimdir? Elebaşı kimdir savcı bunları sorgulayacaktır. Yargının işinin dışında somut konunun dışında şunu biliyorum. Türk siyasetini bilen herkes bilir. Bu tip işlerin mutlaka yurt dışı, yurt içi bağlantısı da oluyor. Görevdeki kahraman mensuplarını işin içine sokma teşebbüsü de oluyor. Ben asla TSK'da görev yapanların bu işin parçası olacağını düşünmem" yanıtını verdi.

Ömer Çelik'in açıklamalarından satır başları:

"Cumhurbaşkanımızın Ankara dışında olduğu bir anda gece yarısı çıkıyorlar böylesine bir şey yayınlıyorlar. Bunun hiçbir tarafında bir masumiyet, vatanseverlik söz konusu olamaz. Yurt dışında, Avrupa'da tanıdığımız pek çok siyasetçi arkadaşlarımız arıyor, 'Türkiye'de ne oluyor' diyorlar. Böyle bir şey, hukuk, siyaset dışı, gayrimeşru bir teşebbüstür.

Burada fikir açıklamaya bağlı olarak ne zararı var diyorlar. Emekli askerlerin de parçası olduğu geçmişte vesayet dönemlerinde nasıl olduğunu biliyoruz. Geçmişte de bunu yapanlar vardı. Bu demokrasi ikliminin zehirlenmesine, sivil siyasetin yaralanmasına çanak tutulmadır.

"DEMOKRASİMİZİ NASIL ZEHİRLENDİĞİNİ BİLİYORUZ"

Demokrasimizi geçmişte nasıl zehirlendiğini biliyoruz. Dolayısıyla 'bu kadar tepki vermeye ne gerek var' diye konuşanlar demokratik iklimi zehirleme teşebbüsünün bir parçası haline gelmiştir. Kendi iktidar dönemimizde pek çok vesayet teşebbüsüyle mücadele ettik. Bunların hangi bağlantılarla sunulduğunu çok iyi biliyoruz. Bu bildirinin tek hizmet etmediği şey Türkiye Cumhuriyeti, demokrasi ve sivil siyasettir. Baştan aşağı reddediyoruz. Siyasi ve hukuki olarak en güçlü şekilde mücadele edeceğiz.

CHP Sözcüsü diyor ki, 'evet bunlar eleştirilebilir ama bundan sonrası haksızlık olur' diyor. Geçmişte emekli askerlerinin de içinde olduğu bu vesayeti bilmiyor muyuz? İş işten geçtikten sonra, demokrasi, ekonomi, milli iradeler ağır yara aldıktan sonra ne diyorlardı; 'evet bunlar yanlıştır ama iktidarın da çok hataları vardır.

Kaçtıkları gri bölge burasıdır. Çok şaşırtıcı bir şekilde 'bunu niye bu kadar abartıyorsunuz' diye konuşanlar zehirleme faaliyetinin başka versiyonunu ortaya koyuyor. Muhtıra siyaseti mutasyona uğramıştır. Bunların yazılımında demokrasi bir virüstür, muhtıra ise bir aşı olarak kabul edilir. Ne zaman muhtıra görseler demokratik nefesleri oraya kadar devam eder. Bu üslup, içerikle gece yarısı ve 15 Temmuz darbe girişimi sırasında olduğu gibi, Cumhurbaşkanımız nerede ise oradadır. Gece yarısındaki yayınlanmasındaki anormalliği herkes görüyor. Hiçbir birimiz kendi kendimizi inkar edecek, aklımızı askıya alacak durumda değiliz.

"İFADE HÜRRİYETİ YOK"

Bunun hiçbir tarafında fikir, ifade hürriyeti yok. Şahıslar zaten eleştirilerini ortaya koyuyorlar. Siz askeri sıfatları kullanarak, örgütlenerek bir gece yarısı geçmiş muhtıraların üslubuyla bildiri yayınlanacaksınız. Kendisine saygısı olan hiç kimse buna inanmaz. Bununla güçlü bir mücadelenin devam etmesi gerekir. Sivil toplum örgütleri, siyasi partiler, yargı organlarının tepki verilmesinden büyük bir memnuniyet duyuyoruz.

"AYARLI PROVOKASYON"

Böyle bir teşebbüs karşısında üniversiteden yargı organlarına kadar güçlü bir şekilde sahiplenmenin olması Türkiye'nin kazanımlarının artık kurumsallaştığını gösteriyor. Türkiye'nin ne zaman AB açılımı olacak olsa bu şekilde zaman ayarlı bombalar, siyasi provokasyonlar, muhtıralar, siyasi krizler söz konusu olurdu. Şimdi Doğu Akdeniz, Libya, Karabağ'da karşımızdakilerle uğraşırken tam bu zeminde Salı günü AB Komisyonu Başkanı'nın Türkiye'ye ziyareti var iken zaman ayarlı bir provokasyonla karşı karşıya kaldığımız açıktır.

Bütün dünyaya 104 tane emekli amiral bu bildiriyi yayınlıyor. Yunanistan'ın nasıl sevindiğini görüyoruz. Bu kadar sayıda emekli askerin bir araya gelerek bildiri yayınlaması dünyanın her demokrasisinde anormal bir durum olduğunu fark eder ve buna karşılığında tavır alır. Bunu sıradan göstermeye çalışanların yaptığı şey buna zımnen destek vermektir. Bu millet, bu devlet askeri bürokrasi başta olmak üzere görevleri sırasında bu yetkileri veriyor, kabiliyetleri kazandırıyor. Ne için? Bunu millet için kullansınlar diye.

"MİLLETİN VERDİĞİ YETKİSYE SAYGISIZLIKTIR"

Size göreviniz sırasında devlet yetki ve üniforma vermiş, belli yerlere gelmişsiniz. Bu yaptıkları şey, aslında kendi bulundukları kurumu, TSK'yı da istismardır. En önemlisi devlet ve milletin verdiği yetkiye saygısızlıktır, o üniformaya saygısızlıktır. Anayasal düzen, demokrasi korunsun diye verilmiş üniforma, yetki ve sıfatların böyle kullanıyor olunması devlete ve millete saygısızlıktır. Kendi hizmetleri ile anılmaları gerekirken, görev yaptığı esnada başarıları varsa bunlarla anılması gerekirken böyle bir kirli teşebbüsle anılmaları kendilerine yaptıkları bir suikasttır.

İlk anda birileri saygısız bir şekilde gece yarısı okumuşlar, sabahları okurlarsa ne olduğunu anlarlar gibisinden konuşanlar demokratik, anayasal düzenle ilgili okumaları sorunlu olanlardır. Çıkıp sadece fikrimizi açıkladık gibisinden kendilerini savunmaya çalışıyorlar. Tepki gösterildikten sonra bunu bilmiyormuş gibi davranmaların hiçbir sahici tarafı yok. Sinsi ve küçük akıllı, kurnazca yaklaşım olarak sadece kayda geçmiştir.

"TSK'YA BÜYÜK HAKSIZLIKTIR"

Hükümet mal bulmuş mağribi gibi üzerine atlıyor, büyütecek ne var diyenler, bu teşebbüslerin başarıya ulaşmasını arzu edenlerdir. Muhtıra gazeteciliğin mutasyona uğramış bir biçimiyle karşı karşıyayız. Sessiz kalsaydık adı muhtıra olacaktı, sessiz kalmayınca ifade hürriyeti diyerek meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Bu TSK'ya büyük haksızlıktır. Kahraman TSK mensupları büyük fedakârlıklarla vatan savunması için görev yapıyor. Silahlı kuvvetlerin bir zamanlar üniformasını kullananların bu şekilde gündeme gelmesi TSK'ya büyük haksızlıktır.

"AFFEDİLMEZ BİR PROVOKASYON"

Böylesine bir saygısızlık, üslupsuzluk, vicdansızlık olabilir mi? Ama maalesef yapıyorlar. Türkiye'de tartışmanın, dünyadaki algının çerçevesine bakın. Türkiye'ye yatırım yapmak isteyenlerin, Türkiye ile ilişki geliştirenlerin içine düştüğü tereddütlü hale bakın. Bu affedilmez bir provokasyondur. Bunlar bu şekilde bildiri yanlıştır, ama AK Parti'nin işine yaradı diyorlar. Bu bildiriyi yayınlayanlardan bazılarının hangi partiye üye oldukları bellidir. Kimin işine yarıyor diye baktığınız andan itibaren demokratik eylem açısından hiçbir şekilde adım atamazsınız. Ana muhalefet AK Parti'nin gündem değiştirmeye çalışıyor diyor. Gündemi değiştirmeye çalışanlar bu bildiriyi yazanlardır. AK Parti ne yapmıştır? Antidemokratik kötü bir geleneği canlandırmaya karşı demokratik tavır koymuş. Bu mudur suç?

Sırf AK Parti'ye yarıyor diyenler topluma demokratik hakları, düzeni, siyaseti savunmakla AK Parti'nin özdeşleştiğini açık bir şekilde ifade etmiş oluyorlar. Aslında bu demokratik duruşun AK Parti ile özdeşleştiğinin antidemokratikliğin onlarla özdeşleştiğinin açık itirafıdır. Bu konuya girmeden, şu şu konularda ne diyorsunuz demeleri zımnen onay vermeleridir. Ara dönemde, gri bölgede kalanlar demokratik açıdan daha çok zehirleyici bir tavır geliştirmiş oluyorlar. Emekli askerler beylik tabancalarla mı darbe yapacaklarmış deniliyor. Darbe dediğiniz şey bir iklimdir. Birisi bildiri yayınlar, bu şekilde konuşanlar zımnen destek verirler. Bir bakarsınız ki 1-2 hafta içinde ülke antidemokratik olarak zehirli bir hal alır. Milletin hukukuna sahip çıkmak için demokrasiden asla taviz vermemek gerekiyor. Bu partiler üstü bir meseledir.

Birileri bu demokratik duruşu koyamadılar diye inanın sevinmiyoruz. Keşke bütün partiler bu bildiriye karşı çıksaydı. Bazı partiler yazılımı demokrasiyi virüs, aşıyı muhtıra gibi algılıyor. Geçmişte de bu oldu. Emekli askerlerin de yer aldığı vesayet dönemleri oldu. Bugün bunların rahatsızlığı anayasal düzene tam sadık, vatan savunmasında büyük başarılara imza atan bir ordunun varlığıdır. Bu konuda hassasiyetimizi budamaya çalışanlar bu ara bölgede duranlardır.

"VESAYETÇİLİK İLE VATANSEVERLİK YAN YANA OLMAZ"

Bu bir vatansever uyarı mıdır? Vesayetçilik ile vatanseverlik yan yana olmaz. Hukuk dışı vatanseverlik olmaz. Hukuktan kast ettiğim, geçmişte hukuk dışına çıkmanın sembolü haline gelmiş, yöntemleri, üslupları kullanarak sivil siyasete ayar verme teşebbüsüdür. Bu bildiri yayınlandığı andan itibaren Doğu Akdeniz'de yer alan TSK mensupları, Suriye'de nöbet bekleyen TSK mensupları, Libya'da tankın içindeki TSK mensuplarının meşgul edilmesi hakkaniyetli midir?

"EMEKLİ OLMUŞ KİŞİLERİN TSK ADINA KONUŞMA HAKKI YOKTUR"

Emekli olmuş kişilerin TSK adına konuşma hakkı yoktur. TSK, MSB ve komuta kademesi konuşur. Sürekli olarak kendi dönemlerinde TSK başarılıymış, kendileri gittikten sonra başarısızmış denmesi TSK'nın felsefesine de aykırıdır. Şimdi Deniz Kuvvetleri tarihin en büyük seyrüseferini gerçekleştirmiş. Bununla ilgili sevinç duymak gerekmiyor mu? Bununla gurur duyacak kadar yetenekleri, kabiliyetleri olmayanların yaptıkları iş siyasi provokasyona imza atmaktır.

Emekli olmuşsunuz, ayrılmışsınız. TSK'da yetişmiş bu memleketin evlatları emir komuta ediyorlar. Şimdi tutuyorsunuz onları Atatürk'e bağlılıkta zaafı varmış gibi etiketlemeye kalkıyor. Böyle bir saygısızlık olamaz. Emekli amiral sıfatını taşıyanların bu eleştirinin içerisine girmesi TSK'ya saygısızlıktır. Hangi yetkiyle kendinizi engizisyon mahkemesi yerine koyuyorsunuz, MSB'yi Atatürk konusunda yargılamaya çalışıyorsunuz. Atatürk'e saygı, ilkelerine bağlılık konusunda kimse provokasyonda bulunamaz. Cumhurbaşkanlığı makamı ve kabinesini hedef alan, MSB'yi, kahraman TSK'yı hedef alan bu girişim karşısında bağımsız yargının vereceği kararları takip edeceğiz.

"İÇERLERİNDE ÇOK SAYIDA CHP ÜYESİ VAR"

İçlerinde çok sayıda CHP üyesi var. Bu gözüküyor, belli. Çeşitli beyanlarında açıklıyorlar. Ama net olan bir d urum var, bunların kahir ekseriyeti, çoğunluğunun CHP ile bağlantısı var. Siyasi tarihimize baktığımızda muhtıra arasında demokrat bir söylem kullanıyor, ne zaman muhtıra veriliyor CHP'nin demokratik bir tavır aldığını görmedik. Son d önemlerde bunu değiştirmek gibi teşebbüsleri söz konusuydu, ama makyaj düzeninde kaldı. Pandemiden önce yıllar evvel yaptıkları toplantıda demokratik açılım toplantısı olmuştu. Demokrasimiz açısından iyi olduğunu söylemiştik. Ama nefesi yetiyor mu, demokratik duruş gösteriyor mu? Bunu nerede görürsünüz. Siyasi krizlerle test edersiniz. Geldiğimiz nokta siyasete müdahale etmeye çalışan, gece yarısı örgütlenmiş, organize olmuş 104 emekli askerin 15 Temmuz'da 'Bu iş yanlış olmuş' gibisinden üç kelime kuramıyorlar. İçlerinden bir tanesi çıktı, 'Biz bu iktidarı TRT'de canlı yayında yargılayacağız, tüm dünyaya duyuracağız' diyerek siyasi cellatlık yapmıştır. Onun yerine tuttular bu muhtıranın yanında durarak, bu bildirinin murat ettiği şekilde demokratik iktidarı, AK Parti mensuplarını, demokratik toplum kesimlerini tehdit etmeye kalktılar.

BİLDİRİNİN DIŞ KAYNAKLAR TARAFINDAN YAYIMLATILDIĞI İDDİASI

Güya demokrasi söylemeyle bir maket kurdular, ilk dalgada dağılıp gitti. Kullanılan üsluptaki vahşetin, acımasızlığın, vicdansızlığın sınırı yok. Üç kelimelik cümle, 'bu iş yanlıştır' de, tavrını koy. Bu üç cümleyi kuramıyorsun, 30 tane 300 tane 30 bin tane cümle kuruyorsun! Ben siyasetçiyim. O bağlantılar varsa bunu ortaya çıkaracak olan yargıdır. Cumhuriyet Başsavcısı bu toplantıların iç ve dış bağlantısı var mıdır? Motivasyon kaynağı kimdir? Elebaşı kimdir savcı bunları sorgulayacaktır. Yargının işinin dışında somut konunun dışında şunu biliyorum. Türk siyasetini bilen herkes bilir. Bu tip işlerin mutlaka yurt dışı, yurt içi bağlantısı da oluyor. Görevdeki kahraman mensuplarını işin içine sokma teşebbüsü de oluyor. Ben asla TSK'da görev yapanların bu işin parçası olacağını düşünmem. 28 Şubat döneminde bunların eylem planı olarak ortaya koydukları şeyin aslında yurt dışındaki eylem planı olduğu ortaya çıkmıştı. Amerika'da ırkçı örgütle mücadele edeceğiz demişlerdi. 15 Temmuz'da da bazı senatörler 'Türk ordusu bu iktidara müdahale' ediyor dendi. Yargının işi ayrıdır. Ben siyasi analiz yapıyorum, bunların mekaniğinin ne olduğuna dair. Zaten soruşturma açtığı madde bütün bunların kapsamlı olarak görüşülmesi ortaya koyuyor. Biz sadece siyasi tavrımızı koyuyoruz, ikisini birbirine karıştırmamak gerekiyor.

Bu Türkiye'deki muhtıra geleneğinin iç ve dış bağlantıları genelde oluyor. Somut olayla ilgili olarak böyle bir bilgiye sahip değilim. Böyle bir bilgi cumhuriyet başsavcısının incelemeyle ortaya çıkacaktır.

Aziz milletimiz müsterih olsun, demokrasiye sahip çıkan toplum kesimleri güçlü bir şekilde ses veriyor. Bu memleket milletindir. Devletin sahibi sadece millettir. Devletten başka devletin sahibi olduğu düşünenler her zaman bertaraf edilmiştir. Her müdahale teşebbüsüne karşı milli irade tavrını koymaya devam edecektir. Biz de milletten aldığımız yetkiyi savunmaya devam edeceğiz."

SONRAKİ HABER