Bahçeli'den erken seçim tartışmasına net yanıt!
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi devam etmelidir. Bir olacağız, birlikte hareket edeceğiz, dedikodulara aldırmayacağız. Artık laiklik tartışmasını bir kenara bırakalım" ifadelerini kullandı. Bahçeli erken seçim tartışmalarına ilişkin ise "Erken seçim, seçimlerin öne çekilmesi, baskın seçim yoktur. Herkes hesabını 2023 yılının haziran ayına göre yapmalıdır" dedi.
Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te F5Haber'e abone olun
F5Haber'e Google News'te abone olun
Abone OlMHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Bahçeli, ABD ile yaşanan S-400 gerilimine ilişkin "ABD yönetimi yeni yaptırımlarla bizi tehdit ediyormuş, varsın etsinler, nasıl olsa alıştık. Hiç kimseye böyle bir teşebbüs izni vermeyiz. ABD silah almayın diye ülkemize yaptırım gözdağı verirken aynı zaman Suriye'de ne işler çevirdiğini ifade edecek midir? Hainlere mübah olan Türkiye’ye neden günah?" dedi. Bahçeli, "İstikrar, güven ve büyüme için Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi devam etmelidir. Bir olacağız, birlikte hareket edeceğiz, dedikodulara aldırmayacağız. Artık laiklik tartışmasını bir kenara bırakalım" ifadelerini kullandı. Bahçeli erken seçim tartışmalarına ilişkin ise "Erken seçim, seçimlerin öne çekilmesi, baskın seçim yoktur. Herkes hesabını 2023 yılının haziran ayına göre yapmalıdır" dedi.
İşte Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar...
Yeni yasama yılının aziz milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Uyanır bir şuurun yol göstericiliği altında dava ve siyaset mücadelemizi kararlılıkla sürdürüyoruz. Bizim her soruya verilecek bir cevabımız, her soruna yönelik çözüm önerilerimiz vardır. Böylesi bir mukavemet ışığında taşıdığımız sorumluluğun fevkinde hareket etmekte kararlıyız. Çok şükür istikameti sırat-ı müstakim olanlardanız. MHP, Türk milletinin sesidir. MHP, Cumhur İttifakı ile birlikte Türkiye'nin akıl ve gönül enerjisidir.
Cumhur İttifakı olarak Türkiyemize yapacağımız pek çok yasal düzenleme, insanımızı huzur, refaha kavuşturacaktır. Parti olarak Eylül ayıyla birlikte sahadaki temaslarımızı yoğunlaştırdık. Planlayıp hayata geçirdiğimiz toplantılarımız sayesinde 81 ilimizin tamamına ulaştık. Siyasetten var olmanın ön şartı önce bu oluşun bilincine varmaktır. Salgın şartlarını titizlikle dikkate alarak düzenlediğimiz toplantılarımız coşkulu, verimli şekilde geçmiştir. Bütün dava arkadaşlarımı yürekten tebrik ediyorum.
"HİÇBİR ÇILGIN VARLIĞIMIZA ZİNCİR VURAMAYACAKTIR"
İnandığımız sürece, ilkelerimizin irfanına bağlı kaldığımız sürece ne bir engel tanıyacağız, ne de iftiralara boyun eğeceğiz. Hiçbir çılgın varlığımıza zincir vuramayacaktır. Yapamazsınız diyenlere gülüp geçeceğiz. Doğru duracağız, dürüst davranacağız, nerede bir mazlum varsa elinden tutacağız, nerede bir garip varsa yanında bulunacağız, nerede bir hain çıkmışsa tam karşısında cephe alacağız.
Geçtiğimiz pazar günü Ankara toplantımız öncesinde elim bir Trafik kazası hepimizi ziyadesiyle üzmüştür. Dava arkadaşlarımızı taşıyan bir minibüs kaza yapmıştır. Ahmet Kömeç ile Murat Sevinmiş kardeşlerimiz hayatlarını kaybetmiş, 14 dava arkadaşımız yaralanmıştır. Elimizden gelen bir şey yoktur, acılarımızı paylaşarak hafifletmekten başka seçeneğimiz de yoktur. Dava arkadaşlarıma rahmetler diliyor, halen tedavi altında bulunan dava arkadaşlarıma acil şifalar diliyorum.
Klasik tabirle söylersek dünya ne eski dünya, insan ne eski insandır. Bu çelişkiden mütevellit çarpıklıklar hepimizin gündemini meşgul etmektedir. Küresel ve bölgesel çatışmaların artan ölçeği, siyasi ve diplomatik kutuplaşmaların sertliği iyimserliğimizi bir hayli gölgelemektedir. İnsani felaketlerin, göç krizlerinin, göçmen akınlarının, paylaşım kavgalarının, çok kutuplu dünyaya geçiş sancılarının neden olduğu karmaşa donma noktasına taşımaktadır. Mali'den Mozambik'e, Güney Sudan'dan Uganda'ya, Suriye'den Irak'a kadar dünya üzerinde çok sayıda ülke ve bölge çatışma halindedir. 2020 yılında küresel ölçekteki çatışmaların maliyeti 15 trilyon dolara ulaşmıştır. Karşımızdaki küresel tablo iç açan durumdan çok uzaktır. BM 5 ülkenin tekeline girerek onların baskı ve dayatma dozajına kılıf hazırlamakla meşguldür. Adaletsizlik ve işsizlik korkunç seviyelerdedir. Batılı ülkelerin defolu siyaseti, stratejileri, anlayış ve angajmanları bölgemiz için tehdit, dünyanın önündeki risktir. Bakınız ABD'ye, Avrupa Birliği ülkelerine bunu görürsünüz. Başta Rusya olmak üzere, aynı kıtayı paylaştığımız ülkelerle de ters düştüğümüz konu başlıkları varittir.
ERDOĞAN-PUTİN GÖRÜŞMESİ
Bu bir denge siyaseti değil, dirayetli siyaset numunesidir. Sayın Cumhurbaşkanımız, Suriye başta olmak üzere ikili meseleleri görüşme fırsatı bulmuştur. Soçi Zirvesi, Türkiye ile Rusya arasındaki konuların en azından yumuşama ümitlerini canlı tutmuştur. Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi, Suriye'de kalıcı çözüm bulma vakti gelmiştir. Ülkemizde misafir olarak bulunan Suriyeli kardeşlerimizin evlerine güvenli bir şekilde dönebilmeleri şarttır.
İDLİB'DEN GÖÇ TEHDİDİ
Soçi zirvesi İdlib'in çok ötesine geçerek karşılıklı anlayış ön plana çıkmıştır. Suriye konusu kağıda dökülmüş bir konumdadır. İdlib, 5 Mart 2020 Mutabakatı, Rusya ile PKK/PYD ilişkisidir. Rusya'nın İdlib'de terörle mücadele söylemi bize göre inandırıcı değildir. Sözde M4 karayolunun güvenliğini sağlamak maksadıyla bir kara operasyonu dahi gündeme gelmiştir. Bu İdlib'deki insanların Türkiye'ye kaçmasına neden olacaktır ki, buna 'olur' vermemiz hayal ötesi bir beklentidir.
ABD İLE S-400 GERİLİMİ
Ülkemize gelen S-400 hava sistemiyle ilgili tavizsiz tutumumuz cümle aleme ilan edilmiştir. ABD yaptırım kartını masaya çıkardı diye, devletimizin egemen vasfından vazgeçeceğini dileyenler ya işbirlikçi mahluklar ya da iradesiz mahluklardır. Palavracı tiplerin, patalojik siyasi zihniyetin neyi önerdiğinin hiçbir ehemmiyeti yoktur. ABD yönetimi yeni yaptırımlarla bizi tehdit ediyormuş, varsın etsinler, nasıl olsa alıştık. Hiç kimseye böyle bir teşebbüs izni vermeyiz. ABD silah almayın diye ülkemize yaptırım gözdağı verirken aynı zaman Suriye'de ne işler çevirdiğini ifade edecek midir? Hainlere mübah olan Türkiye’ye neden günah?
BİNGÖL'DEKİ TERÖR SALDIRISI
Şehit işçilerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Afganistan'ı bu hale getiren kimdir? Kimin kimlerle yürüdüğü netleşiyor. Biz HDP demek PKK demek diyorduk, meğerse bu denkleme ABD de bağımsız değişken olarak eklenmiştir.
Böyle bir dönemde CHP Genel Başkanı'nın sözde Kürt sorunundan bahsetmesi tesadüf müdür?
ABD'DEKİ ÜLKÜ OCAKLARI TASARISI
Bu kadar mı korkuyorlar bizden? Bu kadar mı kabuslar görüyorlar ülkücülerin varlığından? Ben Ülkü Ocakları'ndan yetişmekten iftihar eden bir genel başkanım. İkbal için değil, Türk milletinin istiklal ve istikbal haklarının muhafazası için ülkücü oldum, ülkücü olarak yaşadım, zamanı geldiğinde de ülkücü olarak öleceğim. Ülkü Ocakları'ndan şehit çıkar, gazi çıkar, kahraman çıkar, vatan ve millet sevdalısı çıkar, sanatçı ve bilim insanı çıkar, adam gibi adam yiğitler yiğidi insan çıkar. Bir tek çıkmayacak teröristtir, haindir, devlet ve millet düşmanıdır. İlle de terörist arıyorlarsa Pensilvanya'ya bakın, PKK/YPG, DEAŞ'a odaklanın diyeceğim lakin baktıkları yerde görecekleri kendileri olacaktır.
KÜRT SORUNU TARTIŞMASI
Zillet İttifakı'nın ana ortaklarını ikaz ediyorum; Sözde Kürt sorununu tartışmak demek, milleti tartışmak demektir. Bu düşüncelerin ne bir vehim, ne de bir paranoya mahsulüdür. Türkiye'de Kürt sorunu yoktur. Kürt kardeşlerimi sorun olarak gören CHP, İP, HDP vardır. Satılmış aydınlar vardır. Türkiye büyük bir ailedir.
Bunlar kimliksiz ve köksüz cephedir. HDP meşru organ değildir. HDP terörizmin gayrimeşru oluşumudur. Meşruiyetin değerlendirilmesinde yegane ölçü anayasanın çizdiği hukuki ve siyasi çerçevedir. Anayasanın ilk 4 maddesi milli varlığımızın kilidir. Buna aykırı hareket edilmesi anayasa suçudur. Gazi Meclis her meselenin çözüm mekanıdır ancak bölünmenin çözüm adresi görülemez. TBMM'nin üyeleri görevlerine başlarken devletin varlığı ve bağımsızlığını korumak için yemin etmişlerdir. Türkiye 37 yıldır bölücülük sorunuyla mücadele halindedir. Terörle mücadelede çok ağır bedeller ödenmiştir. 1984-2020 yılları arasında 8 bin 123 güvenlik görevlimiz şehit olmuştur. Yaralanan güvenlik görevlilerimiz ise 25 bine ulaşmıştır. 6 bin sivil vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. 84 bin terör saldırısı gerçekleşmiştir. Demem odur ki terörün doğrudan maliyeti 1 trilyon 250 milyar dolardır. Terörün ülkemize toplam faturası, ekonomide felaket tellallığı yapanlar iyi dinlesin; 2 trilyon 256 milyar 48 milyon dolardır.
Fiyatların artışından samimi olarak şikayet edenlere hak veriyor, bu kardeşlerime bir şey demiyorum. Fırsatçıların üzerine gidiliyor, destekliyoruz. Pireyi deve yapanlara da terörün acıklı maliyetini hatırlatmak görevimizdir. Bir eli yağda, diğeri balda, bir giydiğine bir daha dönüp bakmayan ama sahte vicdan edebiyatı yapan imtiyazlı azınlıktan, devrimci bozuntularından öğreneceğimiz hiçbir şey yoktur.
Türkiye'nin terör ve bölücülük sorunu vardır. İsimleri bulunan terör elebaşları imha edilmektedir. Bu devletten kaçamayacaklar. Sorunun kaynağı bireysel hak, temel hürriyetler değildir. Yapılmak istenilen, oluşturulan istenilen bir azınlığın, azınlık haklarıdır.
Kürt sorununun seslendirilmesi Kürt kardeşlerimize yapılan hakaret ve iftiradır.
Türkiye yeni bir sistemle yönetilmektedir. İstikrar, güven ve büyüme için Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi devam etmelidir. Bir olacağız, birlikte hareket edeceğiz, dedikodulara aldırmayacağız. Cumhuriyetimizin 100. yıldönümünü terörden arınmış, herkesi kapsayan sivil ve demokratik bir anayasa ile karşılayacağımıza gönülden inanıyorum. Artık laiklik tartışmasını bir kenara bırakalım.
ERKEN SEÇİM TARTIŞMASI
Erken seçim, seçimlerin öne çekilmesi, baskın seçim yoktur. Herkes hesabını 2023 yılının haziran ayına göre yapmalıdır. Zillet İttifakı biraz sabretsin, onlara Türkiye'nin büyüklüğünü aziz millet iradesiyle göstereceğiz, sandığı dar edeceğiz.