Kemal Kılıçdaroğlu: "Kıyamet kopardılar, Putin gelince dediğini yaptılar"
"Aksaray Muhtarlar Buluşması"nın açılışında konuşan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, "Libya'da tarafları buluşturun dedik, kıyamet kopardılar. Sonra Putin geldi, onun dediğini yaptılar" dedi.
Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te F5Haber'e abone olun
F5Haber'e Google News'te abone olun
Abone OlCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Aksaray Muhtarlar Buluşması"nın açılışında konuştu.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları:
Muhtarlarla ilgili çok güzel şeyler söylenmiştir. Seçim zamanı oy kaygısından yapılan şeylerdir. Şu anda seçim yok ama ben size geldim. Sizleri Ankara'ya da çağırmadım. Artık eski siyaseti bir tarafa bırakmamız lazım.
CHP olarak bizim de eksiğimiz oldu, bizim de yanlışımız oldu. Zamanında Ankara'da oturduk oy istedik. Kadının başörtüsü sorununu Türkiye'nin sorunu haline getirdik. Sanane kardeşim.
Son yılda en büyük değişimi yaşayan parti CHP'dir. Türkiye'de nerede bir dert varsa gidiyoruz. Oy verir ya da vermez önemli değil. Bu ülkede yaşıyorsak ve onun bir derdi varsa gidip sormamız gerekir.
"Varsa sorunumuz birlikte çözeceğiz"
Bizim buradan milletvekilimiz yok, oyumuz da düşük ama bu bizim oturup konuşmamıza engel olmamalıdır. Varsa sorunumuz birlikte çözeceğiz. Muhtarlar demokrasinin temel taşıdır. Bu topraklarda yapılan ilk seçim 1833 yılında Kastamonu'nun Taşköprü ilçesinde yapılan bir muhtarlık seçimidir.
Muhtarlar çok güçlü. 50 bin 157 muhtarımız var. O kadar milletvekilimiz, bakanımız, belediye başkanımız yok. Sizler kendi sorunlarınızı çözemiyorsunuz, çünkü siyaset kurumunun üzerine yeterince baskı kuramıyorsunuz. Oysa birlikten kuvvet doğar, beraber olursanız hangi siyasi parti olursa olsun sizin sorunlarınızı çözer.
"Neden birleşik oy pusulası olmasın?"
Öncelikle bir muhtarlık temel kanununa ihtiyacımız var. 82 maddeyi bir araya getiren bir kanuna ihtiyacımız var. Bu kanunu biz teklif olarak hazırladık, muhtar derneklerine danıştık.
Milletvekilleri seçilirken birleşik oy pusulası var. Neden muhtarların yok. Niye çözmüyorlar, sizin için neden birleşik oy pusulası olmasın?
"Sosyal yardımlar mutlaka muhtarlarla yapılmalı"
Her muhtarın mutlaka bir büro görevlisinin olması lazım. Bu aynı zamanda istihdam da yaratacak. Bize bağlı belediyelerde biz muhtarlara bir büro görevlisi tahsis ediyor. Ama bu tahsisin yasal olması lazım böylelikle siz yeri geldiğinde çıkar belediye başkanını eleştirirsiniz.
Mahalledeki yoksulu en iyi mahallenin muhtarı ve bakkalı bilir. Muhtar yoksulu biliyorsa, fakiri biliyorsa sosyal yardımı neden muhtarlar aracılığıyla yapmıyorsunuz? Muhtarların siyasi kimliği yok. Siz sosyal yardımı yaparken parti ayrımını asla yapmaz. Kamunun yapacağı sosyal yardımlar mutlaka muhtarlarla yapılmalı.
Muhtarların da bir bütçesinin olması lazım. Fakir geldi, çocuklar evde aç eğer muhtarın bütçesi olsa, o bütçeden halleder. Belediyeye ödenen emlak vergisinden yüzde 1 muhtarlara verilse ne olur? Bu bütçenin de denetlenmesi lazım. Eğer bir bütçe tahsis edilmişse, amacına uygun harcanması lazım.
"Sizin haberiniz yok"
Bazen belediye meclisi bir karar alıyor ama sizin haberiniz yok. Sizin mahallenizle ilgili bir toplantı olursa, ona sizin katılmanız gerekiyor. Oy hakkına ve söz hakkına sahip olmanız gerekiyor. Bu demokrasinin güçlenmesi demektir. Muhtarlık kamu kuruluşu sayılmıyor, o nedenle belediyeler muhtarlıklarla beraber çalışamaz, kanunen yasak. Muhtar bir proje geliştirse, kanunen belediyeyle iş birliği yapamaz. Niye Türkiye Muhtarlar Birliği yok? Siz o birlik olmadığı için her biriniz parçalanmış durumdasınız. Bir sürü dernek var.
Gücünüzün farkına vardığınız andan itibaren, Türkiye'ye en büyük demokratik katkıyı yapmış olacaksınız. Israrla dile getirdik, sonunda muhtarlara aylık bağlandı. Diğer sorunları da ısrarla dile getirmeye devam edeceğiz.
Türkiye'de muhtarın yeri yok. Önceki muhtar seçilmezse alıyor tası tarağı gidiyor. Yeni gelen muhtarın hiçbir şeyi kalmıyor. Muhtarlık kurumu çok dağınık bir yapı olduğundan, dillendirdiğiniz sorunlar Ankara'ya ulaşmıyor.
Türkiye'de kişi başı aylık geliri 673 liranın altında olan 8 milyon 600 bin kişi var. 2 bin liranın altında emekli aylığı alan 6 milyondan fazla insan. Bin liranın altında dul ve yetim aylığı alanlarında sayısı 647 bin kişi.
2019'un ilk 9 ayında elektriği kesilen hane sayısı 3 milyon 365 bin. Nasıl geçinecek bu haneler. Aynı dönemde doğalgazı kesilen 710 bin hane var.
Kişi başına milli gelir 10 bin dolar oldu diyoruz. Ben 10 binden vazgeçiyorum bu saydıklarımız kişi başına geliri bin dolar olan bile yok. 10 bin doların hesabı şöyle yapıyorlar: Bütün geliri topluyorlar bölüyorlar. Gelir dağılımında bir bozukluk var.
Bunu gidermek için üretim yapmanız lazım. Alın teri kadar değerli bir şey yoktur. Tarım dünyanın bütün ülkelerinde stratejik sektördür. Siz araba almayabilirsiniz, arabasız yaşarsınız ama karnınızı doyurmak zorundasınız. Yemek yememiz lazım. Bunları üreterek yapacağız. Ben size 5 yıl önce Türkiye saman ithal edecek deseydim, gülerdiniz. Saman ithal ediyoruz, hayvan ithal ediyoruz. Dışarıdan mercimek, pamuk, un, arpa ithal ediyoruz.
En çarpıcı örneği Hollanda'dır, Hollanda'nın yıllık tarım ürünü ihracatı 180 milyar doları aşıyor.
Türkiye'nin toplam tarım ürünü ihracatı 18 milyar dolar. Her şeyimiz daha fazla. Nasıl oluyor da Hollanda'dan ürün alıyoruz.
Bu sonucun ortaya çıkmasını sağlayanlar, muhtarlar değil devleti yönetenler.
İşi ehline verirseniz, devlet yönetiminde farklı bir tablo ortaya çıkar. Hollanda her şeyi planlamış. Bizde planlama yok. Soğan yüksekse hep beraber ekiyoruz sonraki sene hep beraber batıyoruz. Eskiden Devlet Planlama Teşkilatı vardı, o kapandı.
Elin oğlu 50 yıl sonrasını planlıyor. Biz yarını bilmiyoruz.Cumhuriyetin ilk yıllarında bol bol demir yolu yaptık. Sonra yollar yaptık bize para da verildi.
Sizin bir demiryolu sorununuz var, yıllardır çözülmedi. Devlette liyakat ve adaletin yanısıra bir sorunumuz daha var: üretim.
Biz Anadol otomobili ürettiğimizde daha Güney Kore'nin otomobili yoktu. Bugün onların dünyada satış yapan markaları var biz yeni yeni deniyoruz.
Benim siyasetten beklentim yok. Siyasete girdiğim gün malvarlığımı yayınladım. Eşimin yüzüğünden, evdeki tablolara kadar. Saklayacak bir şeyim yok.
Bizim dış politikayı barış eksenli yapmamız lazım. Suriye müdahalesini eleştirdiğimde çok tepki çektim. 40 milyar dolar harcadık. 6 milyon 300 bin insan var. Bu resmi rakam, göçmen sayısı çok fazla. Dünyanın her tarafından geliyorlar, fırsat bulsalar başka bir yere gidecekler. Ben aynı şeyi söylüyorum Suriye'de Beşşar Esad'la görüşeceksin, şartlarını masaya koyacaksın.
Nüfus yapımız değişti, Libya konusunda da düşüncelerimi söyledim. Asker göndermek yanlış. Egemen güçler, ateşi elleriyle tutmazlar maşa kullanırlar. Esad'a kızdılar, bizi maşa olarak kullandılar. Şimdi Libya'da bizim ateşi tutmamızı istiyorlar.
Birleşmiş Milletler Barış Gücü var. Türkiye'ye kimse düşman değildi, söyleyeceğimiz sözün bölgede bir ağırlığı vardı. Şimdi biz taraf olduk. Barış gücü olsun dedim, kızdılar. Hafter'i BM tanımıyormuş, tanır ya da tanımaz sen davet et. Ortadoğu'da Müslüman kanı akıyor arkadaşlar.
"Putin geldi, Putin'in dediğini yaptılar"
Silahı verenler ABD ve Rusya. Biz de teşne oluyoruz buna. Niye Müslüman kanı akıyor. Engel olmamız lazım buna. Tarafları buluştur dedik, kıyamet kopardılar. Sonra Putin geldi, Putin'in dediğini yaptılar. Dış politikamızı kim beliyor, dışişleri mi, saray mı hayır Putin belirliyor.
Suriye'de Putin beliliyor, Beşşar Esad'la Rusya'da görüşüldü. Sen devletsin senin iraden yok mu arkadaş. Hafter'le görüşün dedik, dünyayı kopardılar gittiler Rusya'da görüştüler. Türkiye Cumhuriyeti'nin bir ağırlığı vardı. İnsan kanı akmasın istiyorum. Komşuda yangın varsa evinize sıçrar. Suriye'deki yangın bize sıçradı. Dışişleri Bakanlığına sordum, Libya'da çatışmalar büyük boyutlara ulaşırsa Türkiye'ye göç olur mu evet olur dedi.
Türkiye'nin sorunlarını çözmesi lazım. Beş yıl içerisinde Türkiye'nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yoktur.
Mısır'da Sisi darbe yaptı karşı çıktık. 2 eski büyükelçiyi Mısır'a gönderdim. Siyasi idamdan vazgeçin dedik. Bunu yapması gereken hükümet ama biz yaptık.
Küçük ayrıntılarda iş bölümüne giden ülke gelişmiş ülkedir. Eskiden doktor diyorduk, şimdi hangi doktor diyoruz. Çiftçi ama hangi çiftçi, ne ekiyor? Biz bunu yapacağız, o zaman Türkiye büyür. Her alanın kuralları vardır. Türkiye'de, ahlaki kuralları olmayan tekbir alan var, o da siyaset. Bunun yapmasının tekbir yolu o da siyasetçinin hesap vermesi. Temiz siyaseti bulalım emin olun çözülmeyecek hiçbir sorun yok.